Vedat REFAYELİ
Bölge Eğitim Hastanesinin önünden Yıldızkent’e doğru çıkıyoruz.
Önümüzdeki bir otobüsün egzoz dumanından dolayı artık önümüzü görmekte zorlanıyoruz.
Bu nasıl bir duman, anlatmak mümkün değil.
Tek bildiğimiz de önümüzdeki bu egzozuyla bizi meşgul eden bir otobüs.
Arkasında seyir halinde olan aracımızın camlarının kapatmak zorunda kalıyoruz, çünkü duman aracın içine kadar giriyor.
Bu arada sürücüsünün galiba haberi yok ama Yıldızkent adeta egzoz dumanıyla kaplı.
Yıldızkent Yıldızkent olalı böyle zulüm görmemiştir illa ki!
Yarım kilometre filan önümüz dumanla kaplı bir yolda gidiyoruz.
Az sonra bir otobüs durağında önümüzdeki otobüs duruyor.
Atatürk Üniversitesi’ne ait bir servis otobüsü olduğunu ancak burada farkediyoruz.
Bir belde belediye başkanının dahi milyonluk makam araçları varken koca Atatürk Üniversitesi’nin halen daha Nuh devrinden kalma bir otobüsle servis yapmasını tabii ki anlamakta zorluk çekiyoruz.
Biz gerçi bir şekilde aracın arkasında kalarak rahat bir nefes almayı sağladık ama sayın Rektörüm Prof.Dr.Ömer Çomaklı hocamın böyle bir zulmü kendisinin de yaşamak isteyeceğini hiç sanmam.
Benim bildiğim hocam bu işe bir el atar.
Şu an benim ne kadar temizliğe gereksinim varsa o aracın da kesinlikle bakıma, onarıma ihtiyacı var.
NİHAT 3 Yıl Önce
Şu diş hekimliğinede bir el atmalı sayın rektörümüz. Hocalar da mesai kavramı yok. Yüzde 20 dolulukla çalışıp 4 ay sonraya gün veriyorlar. sabah 9dan önce gelmiyorlar akşam 15.30 da bırakıyorlar. öğlen arası 11.30 13:00 arası olmuş. Asıl bununla bi ilhgilenilmeli. bir dürü gazeteciye yazdım niye ilgilenmiyorsunuz