And olsun ki, unutmayacağız

Her 29 Ocak geldiğinde içim ‘cızzz’ diye yanar…

Çünkü 29 Ocak Erzurumspor’umun doğduğu gündür.

29 Ocak çift başlı kartalın kanatlandığı gündür.

29 Ocak gökyüzünün Mavisi, karın beyazının buluştuğu gündür.

29 Ocak Mavi-beyazlı renklere gönül verenlerin günüdür aslında…

***

Hani Fenerbahçeliler’in günü var ya!

Galatasaray’ın meşhur pilav günü ver ya!

Erzurumspor’un günü de 29 Ocaktır.

***

Yetkim olsa büyük bir aşkla, gururla 29 Ocak’ı da ‘Dünya Erzurumsporlular’ günü olarak ilan ederdim.

***

Evet!… Büyükşehir Belediye Erzurumspor’da bizim.

Hatta şu an tek ortak paydamız.

Gayemiz BB Erzurumspor başarılı olsun.

Başka da bir gayemiz yoktur.

Ama Erzurumspor bambaşkaydı…

Hani Erzurumlu merhum İbrahim Erkal’ın sanat dünyasında patlama yaptığı ‘Tutku’ şarkısı gibi…

Gardaşım, Dadaşım, Ağabeyim Rahmetli İbo ne diyordu Şarkısının sözlerinde:

Seninle beklediğim yarınlar bir türlü gelmedi,

Şansım hep uykuda kaldı,

Tozpembe hayaller ömrümü çaldı..

Şimdi bana o diyorlar; dinliyorsundur. .

Oysa…

Oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi tomurcuklanmak isterdim…

Oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi yeşermek isterdim…

Varsın sararsaydın…

Öyle ya…

Sen olaydın, taş olaydın…

***

Evet! Bu arada unutmadan belirtelim, İbrahim Erkal’ın adı geçtiği için köşe yazımda, kendisine vefa örneği gösteren ve programında İbrahim Erkal’a yer veren İbrahim Tatlıses’e kocaman teşekkürler…

***

Evet! Hemşerimiz gururumuz rahmetli İbrahim Erkal’ın şarkıları gibi işlemişti Erzurumspor yüreğimize…

Altın yaldızla işlenen çift başlı kartal armanın sevgisi yapışmış kalbimize…

Dünya var olduğu müddetçe yaşayacak o sevgi bizde…

***

Erzurumspor bendim…

Erzurumspor sendin.

Erzurumspor bizdik.

Erzurumspor sizdiniz.

Kısacası Erzurumspor hepimizdik.

***

Erzurumspor yenildiğinde “Yenildik” derdik.

Yendiğinde “Yendik” diye haykırırdık.

Berabere kaldığında Dadaş, “Berabere kaldık” derdik.

***

Erzurumspor’u hiç ötelemezdik.

Erzurumspor’u benimserdik…

Erzurumspor unutamadığımız bir tutkuydu…

Okul sıralarında sınıflarda tek muhabbet Erzurumspor’du…

Cumhuriyet Caddesi’ndeki Mehmet Amca, Kongre Caddesi’ndeki Recep dede, Mahallebaşı’ndaki Ahmet Dayı, Erzincankapı’da Hakkı ağabey, TebrizkapıdakiAbumüslüm ağabeyi, Çırçırdaki Saime yenge, Sanayideki Saniye hala, Gez Mahallesindeki Emine Abla ve herkes bir hafta boyunca Erzurumspor’un oynadığı maçın kritiğini yapardı.

Çünkü bu kentte insanların sosyal aktiviteleri Erzurumspor’du…

Mavi-beyazlılardan başka konuştukları konu yoktu.

Varsa yoksa Erzurumspor’du Erzurumlular için…

***

Erzurumspor yenildiği daha çok kenetlenirdik.

Futbolcuya hocaya yöneticiye hakaret etmezdik.

Başkanı kaçırmak için bin bir fırıldak çevirmezdik.

Futbolcu baş tacımızdı.

Çarşıda görsek dertleşirdik.

Yemek ısmarlar, çay ikram ederdik.

Erzurumsporlu futbolcu başı dik gezerdi Cumhuriyet Caddesi’nde…

Mavi-beyaz formayı giymenin ve çift başlı kartal arması taşımanın gururunu yaşardı.

***

Kuaför tıraş ettiği futbolcudan para almazdı.

Lokantacı, “Bugün takımın yemekleri benden” derdi.

Kahvehaneci, “Gel kral bir bardak semaver çayımızı yudumla” derdi Erzurumspor’a…

***

Ya! İşte böyle; Erzurumspor dedin mi Erzurum’da akan sular dururdu.

İşe O, Erzurumspor’un bugün doğum günü…

2010 yılında kapısına kara kilit vurulan O Erzurumspor yaşasaydı bugün Erzurumspor 53 yaşına ayak basacaktı.

Ömrü vefa etmedi, Dadaş’ın…

Ama and olsun ki, unutturmayacağız, Erzurumspor’u…

NOT: Erzurumspor’a hizmet eden herkese teşekkür ederken, hayattakilere sağlık sıhhat ve mutluluk diliyorum. Hayatta olmayanlara ise Yüce Mevla’dan rahmet diliyorum mekanları cennet olsun.