Ankara-İstanbul Erzurum Günleri...

Yıllardır Anakara'da, İstanbul'da ve daha bir çok şehirde 'Erzurum Tanıtım Günleri' düzenlenir.

Güzel etkinliklerdir, o günler...

Eş-dost, hısım-akraba, candaş-yoldaş, konu-komşu, başkanı-vekili, sanatçısı-sepetçisi, yazarı-çizeri, gazetecisi-gözeticisi bir araya gelir, 3-5 gün de olsa sıla özlemlerini giderirler.

'Ben gurbette değilim gurbet benim içimde..'

Dedik ya; güzel etkinliklerdir bu Erzurum Günleri!

Nasılsa;

Sermaye Erzurum!

Gelir, Erzurum'dan...

Gider, Erzurum'dan...

Gelenler Erzurumlu, gidenler Erzurumlu!

Ne doğurgan bir ananın adısın sen Erzurum?

Yaşam sende, masal sensin, kahramanları ise hepimiz!

***

Ankara'dan başlamak lazım.

Çünkü Ankara daha sisli-puslu olur. Orada tüm hesaplar senin üzerinedir. 'Ne alırız, ne veririz?' sorusuyla başlar hikayen.

İstanbul'da ise 'Nereden geldik nereye gidiyoruz telaşıdır' tüm gerçeklik.

Bir tarafta hesap kurulur, kurulu düzen bozulur.

Diğer yanda; kurulmuş hesaplara, kurulu düzenlere kafa tutulur.

Anlatmak istediğim; bir yanın hesabı sadece 'almak' üzerinedir. Diğer yanın ise 'vermeden alamazsın' üzerine!

Yani; bir yanda siyasetin ticareti vardır, öbür tarafda ticaretin siyaseti...

Erzurum mu?

O, her alanda!

O, hep anadır hepimizi saran, sarmalayandır.

O' nun kucağında tek zemheri yaşamamışlar Ankara'da Sayıştay'a savcı olurlar da, kundakları ayaza serilen ve ömürlerinin en az otuz zemherisini bu karlar altında tüketmiş çocuklar, İstanbul'da bir belediye de dahi kadro bulamazlar.

Kısacası; 'Doğu-Batı, Köylü-Kentli çelişkisidir..' bizim öykümüz!

'Bir zamanlar kar yağardı Erzurum'a...'

'Hadi gel Erzurum'a gel...' diye haykırırken onlar, bunların derdi; ne götürürüm olur hep Erzurum'dan!

Reyhani'nin 50 yıl önce Abdullah'a dediği gibi;

''Ne ey oldu kardaş öldün kurtuldun!''

Bak şimdi tüm ağaların hesabı yine senin hurdaların ve enkazaların üzerine...

***

Dedik ya; güzel etkinlik bu Erzurum Günleri!

Onlarca asırlık taş yapılar hergün erirken karşında, sen oralarda karton görsellere selam durursun. Bu duruşla da sen daha nice 100 yıl kurtuluşu bulursun...

Unutma!

Bu Cumhuriyet'e ses veren şehirdin...

Aman aldırma be!

'Bir çay getir kıtlama' olsun.

Dedik ya; güzel etkinlik şu Erzurum Günleri!

Ya susup kabulleneceksin seni sömürenleri, ya da bi başına kalsan da korkusuzca ilerleyeceksin!

Ne demişti şair;

''... kışı zorludur balam,

buz tutar yiğitlerin bıyığı..

Erzurum'da kaskatı, dimdik ölür adam,

kabullenmez yılgınlığı...''

Bilmem anlatabildim mi Canısı!