Ankara’dan Erzurum’u görmek

Vaktiyle ünlü bir ilahiyat profesörü bana şunu söylemişti:

Olur ya, gün gelir de yeryüzündeki bütün fıkıh kitapları kaybolursa; eğer Osman Bektaş yaşıyorsa, Müslümanlar hukuk alanında açmaza düşmezler.

(Gençler için hatırlatalım: Osman Bektaş, Tortumlu bir din alimidir ve vaktiyle müftü naibliği dahil resmi görevlerde bulunmuştur.)

Her şehirde olduğu gibi Erzurum’da da “maşeri vicdan” diyeceğimiz büyüklerimiz ya da önde gidenlerimiz vardır.

Onlar olur olmaz konuşmazlar, her topa girmezler ve herkesin hıyarına tuz olmazlar…

Lakin konuştuklarında da dikkate alınırlar, hürmet görürler ve söylediklerine itibar edilir.

İşte o muhterem isimlerden biri de hiç kuşku yok ki Necati Güngör’dür.

Siyaset ve gazeteci kökenli bir aileye mensuptur.

Yani ehli ilim erbabıdır.

O dile getirdi ve dedi ki, “Atatürk’ün Erzurum’da kaldığı konak yıkılmak üzere.

Bugün Torunlar ailesinin uhdesinde olan konak, doğrudur Mustafa Kemal Paşa Erzurum Kongresi için geldiği Erzurum’da tam dört gün kaldığı bir konaktır.

Ve Büyükşehir Belediyesi tarafından birinci derecede onarılması gereken eser-i antikadır.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, iki aya yakın bulunduğu Erzurum’da topu topu dört gün bu konakta kaldı.

Pekii bu o söz konusu konağı itibarsız mı kılar?

Asla…

Bilakis: Necati ağabeyinin de feveran ettiği gibi o konak, mutlaka korunmalı ve gelecek nesillere aktarılmalıdır.

Başkan Mehmet Sekmen’in hem tarihe hem de Erzurum kültürüne ne denli önem verdiğini anlatmamıza hacet yok. Zira o Sekmen ki, sırf tarihten izler yarınlara aktarılsın diye semt semt hizmetler sunuyor.

Necati ağabeyi, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı gibi üst düzey devlet görevlerinde bulunmuş bir büyüğümüzdür.

Onun dikkatlere celp ettiği bu husus, elbette ki ilgili tüm kurumlar tarafından alaka görecektir.

Dört gün de olsa Gazi Paşa’nın bu şehirde konakladığı bir yapı ya sahiplerinden satın alınarak ya da sahiplerine teşvik verilerek muhakkak suretle restore edilmelidir.

Kim diyebilir ki Erzurum Kongresi olmasaydı, Cumhuriyet’e giden yol dikensiz olurdu?

Şairin dediği gibi “tam inanmış bir avuç insanlar”dı.

Ne yattıkları yere ne de yiyip içtiklerine önem vermediler.

Gün geldi göğü yorgan ettiler üstlerine, gün geldi topraktan geldik toprağa gideceğiz dediler.

Gazi Paşa’nın Erzurum’da dört gün de olsa kaldığı bu konak elbette taş ve toprak olarak pek anlamlı değil. Lakin o yapı ki bir devrin tarihine tanıklık ettiyse orası elbette ki değerlidir ve korunmalıdır.

Bize gözümüzün önündeki ancak göremediğimiz bir hakikati Ankara’dan hatırlatan Necati ağabeyimize teşekkür ediyorum.