Arabesk Bir Sanat mı, Bir Psikoloji Dinamiti mi?

Psikoloji, felsefe, sosyoloji üst konulardan birisidir.

Psikoloji, felsefe ve sosyolojiden doğan ve onlardan destek alan “kişisel gelişim bilgileri” de insanlığın mutluluğu nasıl yakalayacağıyla ilgilenir. Bütün bu değer taşıyan bilgiler insanlara olumlu düşünce gücünü; NLP, SDP ile sunar! =(Beyin (sinir) dil programlaması)

Aslında ilk NLP kaynağına Stoa Okulunda rastlamak mümkün. Stoa Okulu, M.Ö. 336-264 yıllarında Kıbrıslı Zenon tarafından kurulmuş bilgelik okuludur. Stoa okulunun amacı doğal yaşama sanatı ve doğanın gereklerine göre sürdürülmesi gereken hayattır!

“Ruhumuz hep genç kalabilir, kendinde güç bulabilir, yeter ki ilgisiz şeyler karşısında ilgisiz kalabilsin.” Marcus Aurelius sözünü belki de tam arabesk gibi insanları psikolojik bunalımlara, karamsarlığa, intihara, madde kullanımına, saldırganlıklara ve depresyona azmettiren, kendisine müthiş zararlar veren müzikler için söylemişti!

“İnsanın en yüksek iyi hali mutluluktur” der Aristotales. İnsan arabesk dinleyerek bu en yüksek iyi halini müthiş bir umutsuzluğa, karamsarlığa ve ruhi çöküntüye taşır. Çünkü ilgi duymaması gereken bir arabeske karşı ilgi duymuştur.

Kederli müzik, umutsuz ve bıkkın, yakıcı, yıpratıcı, kendini aşağılayıcı ve çaresiz sanal dertleri insanlara yükleyen sözler ve yüzlerce kere aynı müziği dinleyerek dipsiz kuyularda yalnız bırakan bir anlayışla insanları mahkûm eden; arabesktir!  Arabesk sonunda insanı; insanın asli görevi olan insanların sorunlarını çözmesi gerekirken, kendisi çözülmesi gereken ağır bir sorun haline getirir.

Hayattaki en önemli işlerimizden birisi olan kitap okumak, ruh ve beden sağlığımız için spor, egzersiz yapmak, kariyerimiz için planlar yapmak, hayallerimizi gerçekleştirmek için araştırmak, yollar bulmak, büyük başarılara imza atmak yerine bir köşede ağır sözler ve müzikle uyuşmayı ve atıl ve ciddi sorun haline gelen bir insan olmayı nasıl kabul edebiliriz?

Arabeski bize pazarlayanların akıl almaz büyük servetleri, yaşantıları; aklını arabeskin ümitsizlik aşılayan ritmine kaptırmış ve genç yaşlarda işe yaramaz hale gelmiş, hayatını, sağlığını kaybetmiş insan örnekleriyle doludur! 

Elimizde olan sağlık, mütevazı hayat, nispeten sorunsuz hayat, huzur varken veya bunların temini için akıl yorup çare bulmak varken; bunların kıymetini ve şükrünü yapacak yerde bu arabesk denen salgın hastalık milletimize; ümitsiz, kırgın, bıkkın, kendini kederli ve değersiz gören, gariban hayatına özenen insanlara sahne açtı!

Mutluluk dış etkenlere değil bize bağlıdır ve biz kendi hayatımızı anlamsız bir şekilde arabeskin rip (*1) akıntısına kapılarak kederli yaşamaya mahkûm etmemeliyiz!

(*1) =Rip akıntısı (kum çeken akıntı), denizde aniden oluşan ve bulduğunu kıyıdan açığa sürükleyebilen güçlü akıntılar. Görünüşte sakin görünen bu akıntılar, her yıl birçok can kaybına neden olurlar.