Geride kalan hafta içerisinde tüm ülke olarak kış’ı iliklerimize kadar yaşadık, adeta donduk. Öyle ki, sıfırın altında hava sıcaklıklarını hiç görmeyen illerde bile hayat felç oldu, insanlar yollarda kaldı, hasatlar bağlarda zayi oldu. Tüm Türkiye hücrelerine kadar Erzurum’un en büyük korkusunu yaşadı. Ama hepsi bir hafta bilemediniz on gün. Sonra herşey normale dönmeye başladı. Peki ya Erzurum...
Anadolunun zirvesinde yer alan Erzurum’da yaşanan kış, her yıl şehir halkının korkusu olmaya devam ediyor. Ülkenin batısından bakınca sıradan görünen bu meteorolojik durumun zorluğu da bir kez daha ülke genelinde iyice anlaşıldı. Çünkü, kış sadece Palandöken kayak merkezine gelmiyor..(!)
Erzurum’da bir kış mevsimini sağlıklı geçirebilmek için harcanacak para en iyi ihtimalle 2 bin 500 lira. Binanızın, kıyafetinizin, aracınızın, ayakkabınızın, kısacası herşeyinizin kışa uygun olması gerekir. Bakmayın siz ‘Erzurum’un soğuğu dokunmaz’ dediklerine. Dokunmadığı için hastanelerdeki yoğunluktan dolayı nefes bile alınmıyor..(!) Derler ki, sıcağın onda biri, soğuğun onda dokuzu zarardır. İşte Erzurum’da kış bu kadar masraflı, bu kadar meşakkatlidir.
Cennet mekan ecdat, şehirde yaşanan bu iklim şartlarını görmüş olacak ki, Yakutiye Kent Meydanında bir biblo gibi duran Lalapaşa caminin girişine bir kitabe yerleştirmiş. Kitabede, ‘’Bundan sonra adı geçen eyalete (Erzurum) vali olanlardan diğer hekimlerden her kim bu yazılan vergilerden birini alır ve isterse Allah ve Resulünün laneti üzerine olsun’’ diye uyarıda bulunmuş ve şehirden vergi almamıştır. İşte bu uygulamadan sonra Erzurum, ayağa kalkmış ve Anadolunun ticarette en önemli üç beş merkezinden birisi haline gelmiştir.
Oysa ki, şimdilerde Erzurum’da sobalar tütmeye başladığında ticaret, sosyal hayat biter. Adeta şehir kış uykusuna yatar. En iyi ihtimalle Nisan ayına kadar dadaş, varını yoğunu ısınmaya harcar. Öyle ki, dadaşın bu korkusu, insanların Erzurum’dan kaçmasına ve şehrin her geçen gün boşalmasına neden olmaktadır. Son yıllarda artık sırtını devlete dayamış olan memurlar bile şehirden arkalarına bile bakmadan gitmeye başladılar.
Son yıllarda çözüm süreci, Demokratik açılım v.s gibi başlıklar altında farklı kesimler için hükümetler tarafından çalışmalar yapılıyor. Bir açılımda Erzurum’un kışları için gerekmez mi? Hiç değilse, Ocak-Şubat-Mart aylarında bu kentten vergi muaf tutulsa ne kaybederiz? Şu günlerde şehirlerin yeni nüfusları açıklanacak. Büyük ihtimalle Erzurum, yine bir ilçe nüfusu kadar insanını kaybetmiş olacak. Bu gidişe artık bir dur demek gerekmez mi? Erzurum bulunduğu coğrafyada her zaman sadakatin, mertliğin, sabrın adı olmadı mı? Bir torpil de Erzurum’a gerekmez mi..?
Tarih kitaplarında ‘’Vatan daima borçlu kalmıştır Erzurum’a’’ diye yazar. Artık tahsilatın vadesi dolmadı mı? Nüfusunun yarıdan fazlası devletten aldığı yardımlarla yaşayan Erzurum’dan hiç değilse üç ay vergi alınmasa, ne çıkar?
Kimbilir belki de bu uygulamayla, Erzurum yeniden ayağa kalkar, eski günlerine döner. Aksi halde Erzurum, her geçen gün biraz daha küçülecek, güçsüzleşecek ve ülkenin sırtında çok ağır bir yük olmaya devam edecek.
Çünkü, görünen köy kılavuz istemez. Haberiniz olsun...
Eskiler Erzurumun uç korkusu kış rus ve ramazandır derler. İkisi kolylastida kış halen daha korkutuyor. Turkiede son bir haftada yasanan kısa bakınca erzurum gerçekten br açılımı hakediyor. Bu korku başka turlu bitmez.