"Cumhuriyet tarihinde tek operasyonda yakalanan en büyük miktar" olarak kayıtlara geçen Erzurum'daki 1 ton 535 kilogramlık eroin operasyonuyla ilgili örgüt yapılanmasını anlatan organizatör ve örgüt yöneticisi Saruhan Özçelik'e ifadesi esnasında İstanbul'dan gelen avukatlarla baskı yapılmaya çalışıldığı ortaya çıktı.
Erzurum'da bir tırda eroin ele geçirilmesine ilişkin, aralarında uyuşturucu şebekesi elebaşı olduğu iddia edilen Mehmet Zeki Fidan'ın da bulunduğu 7'si tutuklu 8 kişi hakkında 169 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca, İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince uyuşturucu ile mücadele kapsamında yapılan çalışmalar sonucu, 24 Ocak'ta Erzurum-Erzincan kara yolu üzerindeki Aşkale Polis Uygulama Noktası'nda durdurulan ve İran'dan İstanbul'a giden tırda 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirilmesine ilişkin hazırlanan iddianame tamamlandı.
İddianamede, yürütülen soruşturma aşamasında, çökertilen suç örgütünün yöneticilerinden 'Lord' ve 'Mahalle' kod adlı örgüt üyeleri ve diğer yöneticiler ile şebeke elebaşı arasındaki irtibatı kuran ve örgüt mensuplarına para dağıtımını yapan Özçelik'in operasyonla ilgili bildiklerini anlattığı beyanlara yer verildi.
Buna göre, savcılıktaki ilk ifadesi esnasında İstanbul'dan iki avukatın geldiğini öğrenen Özçelik, bahse konu avukatların geliş anına kadar samimi bir şekilde ve emniyette alınan ifadesi doğrultusunda kendisinin de yöneticisi konumunda bulunduğu örgüt hakkında vermiş olduğu ifadelerini değiştirmeye başladı.
Beyanlarını kabul etmeyen ve çelişkili ifadeler veren Özçelik, ifadesinin bitiminde İstanbul’dan gelen avukatların gittiğini öğrenmesi üzerine tekrar samimi bir şekilde ifade vermek istediğini beyan etmesi üzerine savcılıkça ek ifadesi alındı.
İddianamede ayrıca İstanbul'dan gelen avukatların Erzurum Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü nezarethanesinde bulunan örgüt lideri konumundaki Fidan'la aynı gün görüştüklerinin tutanakla tespit edildiğine işaret edildi.
İddianamede, Özçelik'in verdiği ek ifadeyle ilgili olarak şunlar yer aldı:
"Ben savcılığınızda vermiş olduğum önceki ifademin dikkate alınmamasını talep ediyorum. Savcılığınıza vermiş olduğum ifade esnasında bana geldiğini söyleyen avukatların ifadeye girmeye çalışması sebebiyle kendimi bu avukatları gönderen şahısların baskısı altında hissettim. Bu avukatları kimin gönderdiğini bilmiyorum fakat bana baskı yapmak maksadıyla gönderildikleri kanaatindeyim. Emniyette vermiş olduğum ifadem doğrudur. Mehmet Zeki Fidan ile Hacı Karahan'ı ilk kez bir araya getirdiğimde kendi aralarında konuşup anlaştıkları, şirketin kurulumunda Zeki, Hacı'ya yurt dışından birtakım ithal malzeme getirteceğini, bu malzemenin içerisinde başka şeyler de olacağını, bazen su, bazen oto şampuanı, bazen başka bir şey konulabileceğini ancak Hacı'nın buna karışmamasını, sadece gelen asıl malzemeyi satmasını söyleyip bunun karşılığında aylık 10 bin lira para ve kendi sattığı yurt dışından ithal edilen gerçek ürünlerin karını almayı teklif etti ve Hacı da bunu kabul etti."
"İlk olarak işe bildiğim kadarıyla yurt dışında şampuan içerisine karıştırılan ve anladığım kadarıyla uyuşturucu maddenin üretiminde ham madde olarak kullanılan bir maddeyi ithal ederek başlayacaklardı." ifadelerini kullanan Özçelik, şöyle devam etti:
"Ancak sonra Zeki bu maden işini bulunca maden içine karıştırılmış şekildeki malzemeler getirilmeye başlanıldı fakat ben bu malzemenin uyuşturucu olduğunu bilmiyordum. Sistem şu şekilde işlemektedir; Hacı Bıra isimli şahsın isimlerini bilmediğim iki yeğeni İran'a gitmekte ve burada madenin içerisine karıştırılmak üzere yakalanan uyuşturucu maddeyi hazırlamakta ve bunları İran'da Rüzgar kod isimli Mehmet Ali'ye teslim edip İstanbul'a dönmekteydiler. Mehmet Ali bu malların Doğubayazıt'taki İlknur Gümrükleme'ye kadar getirilmesinden sorumluydu. Burada malları Ateş kod isimli Mahmut Mısır teslim almakta ve İstanbul'a göndermektedir. Mehmet Ali, yaklaşık iki hafta önce benimle görüştü. Nedeni, Mehmet Zeki'nin İstanbul'da bulunan Burak Döviz isimli döviz bürosunda bulunan parasından Rüzgar'a 20 bin dolar parayı teslim etmemi istemesidir."
Özçelik, İstanbul'a gönderilen malların Karahan'ın deposunda ayrıldığını, bir kısmının çuvallar içerisinde Esenyurt'a gönderildiğini söyledi.
Esenyurt'a gönderilen çuvalların ayıklandıktan sonra Hacı'nın deposuna geri geldiğini anlatan Özçelik, "Diğer kısmı ise Hacı'nın deposunda ayıklanıp arabalarla Mehmet Zeki'nin söylediği adamlara teslim edilmektedir. Benim sistem içindeki yerim Mehmet Zeki'nin direktiflerini Hacı'ya iletmek, Hacı'dan gelen bilgileri de Mehmet Zeki'ye aktarmaktır. Bu sistem içinde anladığım kadarıyla Mehmet Zeki ile Hacı Bıra eşit konumlardadır." diye konuştu.
İddianamede, tutuklu sanıklardan gümrükteki şirket ortakları Ahmet Özdemir ve Erdal Ergi ile organizatör Hacı Karahan hakkında, "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" ve "Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" suçlarından 162 yıla kadar; Ali Yıldırım, Mahmut Mısır ve şebeke elebaşı Mehmet Zeki Fidan hakkında, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" suçlarından 166 yıl 6 aya kadar hapis talep edildi.
Tutuklu sanık organizatör Saruhan Özçelik hakkında, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" ve "Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçlarından 169 yıl 6 aya kadar hapis istenen iddianamede, ayrıca tutuksuz yargılanan gümrük şirketi çalışanı Mazlum Özdemir'in de "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" ve "Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" suçlarından 162 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Editör