Masumiyet dehşete uğramış gözlerinde gizliydi, kulakları sağır eden çığlıkların ,körelmiş vicdanlarda his edilemeyecek olan çektiğin acılarında ve yaşadıklarına anlam veremeyen küçücük 5 yaşında ki cüssende gizliydi..!
Kısa metrajlı bir film şeridi gibi Eylül’ler, Leylalar gibi belki ölmesen de ,insanlığın öldürüldüğü bu kervana sende katıldın küçüğüm ve bu gün ardınızdan ağıtlar yakan biz sözde müslümanların, zavallıların imtihanı olurcasına..
Bu kirlenmiş hayattan, kulakları ve vicdanları sağır eden, kelimeleri boğazlara düğümleyen, suçsuz ve günahsız binlerce, mazlumun ahının, feryadının, acısının, kanlarının, sapıklıklarının ve katliamlarının sembolü olarak gittiniz ve aslında ilk değildiniz ve de maalesef son olmayacaksınız
Bak küçüğüm bizler senden öncekilerin yasını tuttuğumuz gibi anlık hezeyanlar ve feveranlar ile seninde yasını tutuyoruz, peşinizden katillerinize, sapıklarınıza garizane küfürlerle buğuz edip, onlara alternatif işkence ve infaz yöntemlerini tartışıp, vicdanlarımızı rahmet pınarı gözyaşlarımızla yıkayıp temizlendiğimizi farz edip
Aslında kendimizi kandırıyor ve tatmin ediyoruz, sizlerin acılarınız, feryadlarınız, sapıklarınız ve katilleriniz üzerinden feryad-ı figan edip deşarj oluyoruz.!
Hatta sen kararan ve belki de ömrünce unutamayacağın travmaya dönmüş hayatına rağmen ölmediğine şükrediyor ve kendimizi, öfkemizi, dindiriyor, bir kaç saat sonra normale dönüp asıl önleyici yapılması gerekenlerden uzaklaşıyoruz
Bakın küçüğüm senden önceki ablalarının peşinden ninni niyetine ağabeyler ablalar amcalar ağıt yakıyorduk ki "Eylüllere, Leylalara kalkan eller kırılsın", "Ölmediler kalbimizde yaşıyorlar ", "katilleriniz idam edilsin" diye , hatta onların gebertilmesine gönüllü cellat bile oluyorduk ki orda rahat uyusunlar ve bu hadiseler sizlerin başına gelmesin diye ama yine başaramadık..
Küçük narin bedenlerinize defalarca inen darbeler, akan salyalar, aslında bizlerin yüreğine ve bedenine inseydi belki sizi ancak anlardık.. ,
Aslında senden önceki ablaların Ölmeden boğazlarınıza sarılan o iğrenç eller bizleri boğmalıydı, ölürlerken, hayatlarınız karartılırken feryadınız, çığlıklarınız, acılarınız dünyayı başımıza yıkmalıydı.
Ama bak biz büyüklerin arkandan ağıtlar yakıyoruz, sloganlar atıyoruz, kendi vicdanlarımızı rahatlatmak için yazılar yazıp, gösteriler düzenleyip sizlerin kısa metrajlı bu hayat filmlerinizde kendimize rol kapmaya çalışıyoruz.
Anlerinizin, akrabalarınızın, İslam-i ve İnsan-i idam feryadlarını, Avrupa müktesebatına göbekten bağlı bak İslami Şahika olan büyükleriniz ne güzelde mazeretler üretip idam için saf sata tali yollar ile hadımlığı önerebiliyorlar ve islami kurallar ve akaidi bile geçiştire biliyorlar
Yeni konuşmayı öğrenmiş bu kirlenmiş dünyayı yeni anlamaya algılamaya ve belkide okumaya çalışırken,
Şimdi bir de biz büyüklerinizi okuyun, dinleyin, konuşun küçüğüm; İnanç ve idealden yoksul şahsiyetleri ile işgal ettikleri sütunlardan köşelerden, ekranlardan sizlerin katillerinize, sapıklarınıza vicdanlarını, şahsiyetlerini körelten inançsızlıklarının ahlaksızlıklarını müsebbibi konumunda ki yazar çizer, yayıncı filmci takımı da sizlere ağıt yakıyor. okuyun, dinleyin izleyin...
Evinde televizyon vardır belki küçüğüm,gezin bütün kanalları seyret filmleri ile senaryoları ile sahte şahsiyet ve kişilikleri ile ahlaksızlığı, namussuzluğu, inançsızlığı, bir topluma angaje etmekle mükellef ,sizlerin katilleriniz gibi yüzlercesini binlercesinin ilham kaynağı programcılar, editörler, sanatçılar, aktörler, figüranlar, da kendi yetiştirdikleri senin katiline buğuz edip ve akabinde rutine bağlayıp timsah gözyaşları döküyorlar gör,dinle,izle onları..
Okuyun bizi..! Seyredin ordan bizi..! Duyun bizi kuzular! Ve adaletin asla şaşmayacağı mahşerde, yanmış topraktan fışkıracak küçük ellerinizle, belki karartılmış ama asla kirletilememiş temiz vicdanlarınızla, hala daha kanayacak olan yaralarınızdan sızan kandan alın avuçlarınıza
Hepimizin kirlenmiş yüzlerine ve yüreklerine sürün küçüğüm sürün ki sizler gibi yüz binlerce mazlumun katline sebep olan katillerin, bel hum adaların hala daha nefes almalarına, imkan tanıyanların..!
Onlara ilham kaynağı olanların, katliamların, sapıklıkların asıl müsebbiplerinin, ve onlara rıza gösteren,seyreden, değer veren, itibar yükleyen, seçen, biat eden ve rutin hayatına geri dönen bizlerin suratlarına küçük kanlı ellerinizle, temiz vicdanlarınızla o tertemiz kanınızı sürün ve yapışın mahşerde yakamıza küçüğüm ve sakın bizi affetmeyin.!
“Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu söylenenler, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır."
"Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız."(Bakara, 2/178-179)
Allah’ın hükümleri kıyamete kadar geçerlidir. Bu nedenle kısas bu zamanda uygulanmaz diye bir şey yoktur uygulamayanlar hem dünyevi hem uhrevi vebaldedir bu katliamlara, sapıklıklara ve sonrası olabilecek emsallere de suç ortağıdır.
Bu yöneticilerin, hakimlerin, savcıların hükmünü veremediği ve belki de vermeyecekleri bu celselerin şüphesiz hüküm sırası katillere, sapıklara ve hükümden aciz zavallılara karşı Cenab-ı Hakkın olacaktır olması dileklerimle..
Selam-saygı-dua…