Malum; ceza kanunumuzda “Atatürk’ü koruma” maddesi var.
Sanıldığının aksine bu, bizzat Demokrat Parti döneminde çıkarılmış bir kanun…
Atatürk’ü, eleştiri sınırlarını aşarak hakaret etmek suçtur.
Böyle de olmalı…
Çünkü Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, banisi ve lideridir.
Her fani gibi O’nun da yanlışları, hataları olmuştur; bu da insani bir durumdur.
Lakin ülkemize kazandırdıkları, eksilerini sildiği için rahmetli Atatürk, bu toplumun ortak paydasıdır; birilerinin payı değildir.
Keşke Demokrat Parti, Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu çıkarırken oraya bir madde daha ekleseydi; deseydi ki:
Atatürk’ü istismar etmek, Atatürk üzerinden siyasi prim elde etmeye kalkmak, Atatürk adını öne sürerek türlü rezillik yapmak da suçtur.
Emin olun görecektik ki bu madde sayesinde, Atatürk’e hakaret edenlerden daha çok Atatürk’ü istismar edenler yargılanacaktı.
Size Erzurum’da (ilçenin adını vermiyorum) yaşanmış gerçek bir olay anlatacağım.
Birileri jandarmaya ihbarda bulunuyor (bu arada 28 Şubat Dönemi) filan köydeki imam, Atatürk’ün aleyhinde vaaz verdi.
İmam apar topar gözaltına alınıp nezarete konuluyor.
Nezarette bir kişi daha var.
İmamla o kişi tanışıp sohbet ediyorlar.
İmama soruyor o kişi, “Seni niye getirdiler, sen imamsın.”
İmam cevap veriyor, “İftiraya uğradım; güya Atatürk’e hakaret etmişim.”
O kişi nezarette avazı çıktığı kadar bağırıyor:
“Beni Atatürk düşmanı biriyle aynı yerde tutamazsınız.”
Görevli gelip müdahale ediyor.
“Ulan” diyor. “Şerefsiz bu adam bir ihbar neticesi burada… Sen ise, 100 koyunu çalarken suçüstü yakalandın.”
Cami avlusunda fena hal üzere yakalanan adamın, “iş üstünde olmasaydım, sana camiye tükürmenin ne olduğunu gösterirdim” demesi misali…
…
Orta yerde, Türkiye futbol tarihinin en pespaye bir dönemi var.
Takımlar da, hakemler de, federasyon da içler acısı bir halde…
Teltel dökülüyorlar.
Bırakın uluslararası bir başarıyı, ulusal seviyede bile kimseye artık keyif vermiyorlar.
Öyle kötü ve garabet bir hal ki birçok takım, maçlarını neredeyse seyircisiz oynuyor!
Futbolda bugün; estetik firarda, centilmenlik tutuklu, spor ahlakı mevta…
Bir federasyon var ki, düşman başına…
Kaybolsa yokluğu aylarca anlaşılmaz!
Bu ülkede, şu iki şeyin istismar edilmesinin önüne geçmediğimiz müddetçe birileri hep çıkar elde edecektir:
Atatürk ve din…
İşte olayın arka planı ve gerçek hikayesi gün yüzüne çıktı.
Fenerbahçe de Galatasaray da; beceriksiz, basiretsiz ve kifayetsiz bir federasyonu kullanarak Arabistan’da, Atatürk üzerinden şov yapmışlar.
Nasılsa içeride alıcı çok!
Takımlar çok kötü yönetiliyor; tıpkı federasyon gibi ehil olmayan insanların ellerinde…
Avrupa’da git neredeyse mahalle takımlarına mağlup ol gel, sonra da siyasi ayak oyunlarıyla başarısızlığını saklamaya çalış…
Yetmedi… Sosyal medyayı ayartarak Atatürk’ü istismar et…
Trakya yöresinde güzel bir söz vardır:
“Hakim bey, onun ağzını büzüşünden Ömer diyeceği zaten belliydi.”
Fenerbahçe de, Galatasaray da zaten Arabistan’a gitmek istemediler, yetkili organlarından bu yönde karar çıkmıştı.
Almanya’yı istiyorlardı; Almanlar da federasyonun teklifine itibar etmedi.
Galatasaray’ın Başkanı Dursun Özbek ne iş yapıyor bilmiyorum.
Bu sebeple (bir Fenerbahçeli olarak) Ali Koç’a soruyorum:
Sen, Koç holdingi yönetirken ve birileriyle sözleşme yapıp imza attıktan sonra, son dakikada gelen değişiklik tekliflerine evet diyor musun?
Haydi bir soru daha…
Koç ve Özbek (alet ettiğiniz federasyon) olarak Arabistan’da yaptığınız efelenmeyi söz gelimi Almanya’da, İspanya’da yahut da İtalya’da yapabilir miydiniz?
Tabii ki yapamazdınız,
Ne yazık ki bu ülkede öyle bir kesim var ki, günün her saatinde “tezeğe mübarek” deyip, öküzün gözüne sövüyor!
İslam ülkelerini aşağılamak artık o insanların sabah sporu!
Mümkün ki birileri bu samimiyetsiz şovdan CHP’ye oy devşirmek isteyebilir.
Yanlış yoldalar…
O CHP değil mi ki, Atatürk düşmanı bölücülerle müşterek demleniyor!
Atatürk, en büyük antiemperyalistti ve de milliydi…
Bugün O’nun adına şov yapanların bir kısmı ise, emperyalizmin Türkiye’deki şubeleri, taşeronları ve erketeleridir.
Sakın kimse yanlış anlamasın; ne Arabistan’ı savunduğum var, ne de o krallık sistemini kutsadığım…
İtirazım, gerçeklerin çarpıtılmasınadır.
Başkanı olduğu takımı, kum torbası olarak gören boksör anlayışıyla, bu ülkede futbol arpa boyu yol alamaz…
Netice de ortada zaten…
Amerika sinemasında film bittiğinde “THE END” yazıyor; Yeşilçam’da ise, “SON”…
Haydi siz söyleyin, ben Türk futbolunun bu pespaye hali için ne diyeyim?