Eskişehir’de Odunpazarı’nda Cumhuriyet Tarihi Müzesi’ni gezerken, müzenin bir bölümünde Eskişehir’in Yunan işgali sırasındaki fotoğraflarını gördüm. Eskişehir Gar’ında Yunan muhafızları, kahvehanelerde Yunan askerleri, Eskişehir’in sokaklarında kontrolü sağlayan Yunan askerleri çeşitli yerlerde pozlar vermiş, fotoğraflar çektirmişler! Müzede Yunan katliamı ile ilgili bir belge veya fotoğraf görmedim. İçim sızladı, bir kere daha işgal eden bütün güçleri lanetle andım!

Ve işgal ordusunu ülkemin başından def eden Atatürk’ü büyük bir minnet, sevgiyle yâd ettim!

Bir kez daha anladım ki; Atatürk bizim çocukluğumuzda, gençliğimizde bizlere gereği gibi anlatılmamış. Atatürk, daha çok fiziki özellikleri ile öğretilmiş, daha çok duygu yönüyle aklımızda kalmış. Selanik’te doğduğu ev, dayısının tarlalarında karga kovalayan bir Atatürk ve mavi gözlüm vs.

Oysa Atatürk; “Geldikleri gibi gidecekler” diyen ve sorumluluk alan bir deha ve bir kahraman!

İnsanların yaptıkları işler çok büyük önem taşırlar, bazı konuşma metinleri, bazı öğüt veya sohbetler hayatımızda derin anlamlar oluştururlar.

Ortaokul veya lisedeyim. Bir akrabamızın evindeyim ve yaşıtım olan rahmetli Şeref duvara Atatürk’ün fotoğrafını asmış, bir akrabamız da buna gerek olmadığını kibar bir lisanla anlatmağa çalışmıştı! Şeref; “Atatürk’ün binlerce zorlukla oluşturduğu bir orduyu Erzurum’a göndermiş ve evlerden içeri girerek, namus, para ve can alan Ermenileri bu memleketten sonsuza kadar kovarak namusumuzu, malımızı ve canımızı kurtaran bir şahsın fotoğrafını asmayıp da kimin fotoğrafını asacağım?” demişti. O anda Atatürk’e çok büyük bir minnet ve saygı duydum. Daha sonra anladım ki Şeref’e Atatürk’ü hakkıyla anlatan çok değerli bir öğretmeni var diye düşündüm.

Naim Hoca da Alvarlı Mehmet Efendi’nin kapısının önünden geçen iki Türk askerini görünce hocasının ağladığını anlatmıştı! Naim Hoca niçin ağladığını sorduğunda Alvarlı Mehmet Efendi; “Oğlum, bu askerler buradan geçmeden önce Ermeni askerleri burada geziyorlardı ve istedikleri eve girip namus, mal, can alıyorlardı, şimdi bu askerler buradalar ve herkes emniyetteler” dediğini nakletmişti bir 12 Mart günkü vaazında!

Gezdiğim Cumhuriyet Tarihi müzesinde yeteri kadar Atatürk’ü anlatabildiklerini, anlattıklarını düşünmüyorum.

Ve Erzurum’da ise Ermeni işgali ile ilgili bir müze veya bir anıt yok! Bizler Erzurum’un işgalini birinci ağız olarak dedelerimizden, ninelerimizden akrabalarımızdan dinledik. Gözyaşlarına şahit olduk! Anlatırken çok heyecanlanan, korkan, hırs ve kin dolan insanlar gördük. Sonraki nesillere işgallerin bedbaht, kara görüntülerini yeterince anlatmadık, görebilecekleri resim ve fotoğraflar, yazılı veya görsel metinleri yeterince sergileyemedik. Aynı Ermeni bu yazı yazıldığı 14 Kasım 2021 günü gene Türk toprağı Can Azerbaycan’a hala daha siperlerinden ateş açıyor!

Tarihimize sahip çıkacağız, gelecek nesillerimize kara tarihimizi ve kurtarıcımız Atatürk’ümüzü anlatacağız! Bunun için işgal görmüş şehirlerimizin belediyeleri, üniversiteleri başta olmak üzere, müzeler, müzelerde fotoğraflar, görsel materyaller, belgeler, anıtlar yapmak zorundadırlar!

Çok daha akıllı ve bilinçli ve sorumluluğu kanımızda hissederek vatanımızın daha fazla kıymetini bilmeliyiz.

Atatürk ve silah arkadaşlarının birçoğu ömürlerini bu vatana adadılar. Binlerle ifade edilen canlarımızı şehit verdik, bu vatan için toprağa düştüler, kanlarıyla bu vatanı suladılar, karşılığında dünyevi hiçbir şey beklemediler. Ve hala bu vatan için her sene yüzlerce şehit veriyoruz! Emperyalist güçler şekil değişmiş aynı güçler, sadece geliş şekilleri farklı!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.