İnsanlar doğar, büyür ve ölür. Bu hayatın değişmeyen kuralıdır. Hz. Adem(A.S) dan beri sayısını bilemediğimiz kadar insan yeryüzünde yaşadı ve öldü.
Dünyada yaşayan insanların bir bölümü Habil'in yolundan giderken bir bölümü de Kabil'in yolunu tercih etti. Bir Bölümü Hz. Ömer'in yolunu seçerken bir bölümü Neron, Firavun, Hitler, Musolini, Stalin yolunu tercih ettiler.
İnsanların bir bölümü gök kubbede hoş bir seda bırakarak ahrete giderken bir bölümü geride kan ve göz yaşı bıraktılar.
Gök kubbede hoş seda bırakanlar sevildiler, şehirlerine, kasabalarına ülkelerine güzel katkılar sundular.
Erzurum'da 1970-1980 arasında ülkede yaşanan olaylardan nasibini almıştı. O yıllar insanlar kutuplara ayrılmış sağ-sol diye bölünüp parçalanmıştı.
İşte o hengamede güzel bir insanı tanımış ve tam 40 yıldır dostluğumuz sürmüştü. İşte o insan Tuncer Aktaş'tı.
Eskiden bir öğretmen stajyer olarak bir okula ataması yapılır, bir yıl çalıştıktan sonra toplanan öğretmenler kurulu toplantısında meslektaşlarının stajyerliği kurul tarafından kaldırılırdı. Öğretmenler arkadaşları hakkında en hür şekilde konuşur sonra oylamaya geçilir ve sonuç ortaya çıkardı.
Öğretmenini stajerliği kaldırılınca kurul üyelerine yemek verir ve güzel bir vakit geçirilirdi.
İşte benimde stajyerliğim Ekim 1979 yılında kaldırılmış ve Din Derisi öğretmeni Mehmet Beyle birlikte o günkü yemeği arkadaşlara ikram etmiştik.
Gazi Ahmet Muhtar Paşa Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Çiğdem Aktaş abla ile o tarihte nişanlı olan sonradan Avukat olacak olan güzel insan Tuncer Aktaş da bulunmuştu.
O günden sonra Tuncer beyle arkadaşlığımız hiç kesintiye uğramamış, karşılaştığımızda hep birbirimize saygı içinde dostluğumuzu sürdürmüştük.
Tuncer Aktaş Bey tam bir Erzurum beyefendisiydi. Sessiz, sakin ve dik duruşlu birisiydi.
Uzun zamandı şeker hastası olmasına, bir çok hastalık çekmesine karşılık hayattan kopmamış müvekkillerine hizmet etmeyi sürdürmüştü.
Tanıyan herkes tarafından hüsnüniyetle kabul edilmiş, sevilmiş, hoş görüsüne güvenilmiş bir insandı.
Bir ay önce karşılaşmış hal ve hatırlarımız sorduktan sonra ayrılmıştık. Demek ki o görüşme son görüşmemiz olmuştu.
24 Ekim 2018 öğle saatlerinde telefonum çaldığında arayan değerli İngilizce Hocam ve Tuncer Aktaş Beyin Dünürü Bedir Acı idi.
Bedir Hocam; Tuncer Beyin vefat ettiğini haber verdiğinde üzüldüm, ama emir büyük yerden geldiği için El hükmülillah demekten kendimi alamadım.
Güzel insan Rabbim sana ve tüm ölmüşlerimize Rahmetiyle muamele etsin. Makamınız Cennet olsun.