AYIP MI ETTİK!

AK Parti'nin ağır toplarından Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu, partilerinden ayrılıp, ayrı birer parti kurduklarında haklı olarak şu soru soruldu.

"Bu istifalar, kime ve nereye yarar?"

Derinlemesine bir analize gerek yok elbet!

Cumhur İttifakı'nın kan kaybına neden olacak bu gelişme, kimilerince alkışlandı, kimilerince de yuhalandı!

Geçtiğimiz günlerde CHP'den ayrılan üç milletvekili de aynı soruyu sordurdu.

"Kime ve nereye yarar?"

Bazı kesimde kahraman, bazı kesimde hain oldular!

Ancak şunu unutmamak gerekir ki; her iki ittifaktan da ayrılanların gerekçeleri önemlidir. Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu, bu gerekçeleri medyada açıkça dile getirdi. Söyledikleri de çoğu kişinin aklına yattı.

Gel gör ki; CHP'den istifa eden üç muhterem, açıklamalarında şu vurguyu yaptılar.

Atatürk'le sorunu olanların görevden alınmaması ve HDP ile araya mesafe konulmamasıymış!

Kitabın ortasından iki kelam eyleyecek ise, bu gerekçeler ne Millet İttifakı taraftarında ne de Cumhur İttifakı tarafında hiç inandırıcı bulunmadı.

Birincisi, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan CHP'nin Atatürk'e karşı olumsuz bir tavrının ve çabasının olacağına oy vereni de vermeyeni de; seveni de sevmeyeni de buna gülüp geçer.

İkincisi ise, Millet İttifakı'nın yasal olarak TBMM'de bulunan bir parti ile diyalog içinde olması doğal değil midir!

Kaldı ki; CHP'den ve Atatürk'ten nefret eden, daha ötesi hakaret eden iki keskin kesimin olduğunu herkes biliyor. Biri, FETÖ zihniyetinde olanlar, diğeri de PKK denilen şerefsiz, maşa ve cani olan hainlerdir.

Ve de HDP'ye verilen altı milyon oyu PKK'nın hanesine yazmak çok aptalca bir yaklaşımdır. Eğer o oyların tamamı PKK için veriliyor ise, o zaman emperyalizmin, yani ABD'nin kurduğu BOP'un gerçekleşmesine az kaldı demektir. BOP'un amacının İsrail'in etrafındaki ulus devletleri parçalamak ve İsrail'in güvencesini ve de yayılmasını garantilemek olduğunu anlamak için siyaset bilimcisi olmaya gerek yok ki!

Biraz akıl ve gerçek milliyetçi olmak yeterlidir.

Geldiğimiz noktada ise iktidar olmak; ne yazık ki adaleti sağlamak, üretimi artırmak, fabrikalar kurarak istihdam sağlamak yerine, var olan varlığa hakim olarak, kendilerinin ve kendi düşüncesinde olanları güçlenmek amacından öteye gitmemekte.

Seksenli yılların öncesini yaşayan biri olarak, açıkça söyleyeyim. O yılların sağcısı da solcusu da; ülkücüsü de devrimcisi de adam gibi adamlardı, her iki kanattan da yapılan bir iki kalleşlikleri saymaz isek, gerçekten böyleydi. Şimdi ise, "at izi, it izine karışmış!"

Berat Albayrak'ın istifasındaki sözleri asla unutmasın bu toplum.

Ne demişti, "at izi ile it izi karıştı, Allah sonumuzu hayır eylesin!"

Albayrak'ı savunduğumdan değil; ama tespiti beni düşündürmeden edemedi.

Bir de bu milletin anasına küfredenlerin sözünde durarak eylemine devam etmesine ses çıkarmayanların ve dolaylı olarak destekleyenlerin olması gerçekten çok düşündürücü!

İkili kavgada değil, iki devletin savaşında bile yenilmeyecek bu sözleri ben hâlâ hazmedemedim. Ben, benim anamı ve namusuma değer verdiğim için, bunu asla unutmayacağım ve günü gelince yine yazılarımla hesabını sorup, hatırlatacağım. E, ses çıkarmayanlara ve bu zihniyeti ve niyeti destekleyenlere ne diyebilirim ki!

Ana da sizin, namus da!

Ama şunu asla unutmasın bu sessizler; bu memleket de, bu topraklar da, bu bayrağın altında hangi etnik yapıda olursa olsun yaşayanlarındır!

Her şeye rağmen, İyilerin, namusluların ve ilkelilerin her zaman kazanacağına olan inancımı asla kaybetmediğim için, ülkemden umutluyum.

Kötüler mi!

Bu dünyada tarihin sayfalarına nasıl geçeceklerini ve nasıl anılacaklarını onlar da biliyor!

Öbür dünyada da canınız cehennemden çıkmasın, derim!

Umarım bu duam kabul olur!

Bu ülkeyi kinle, nefretle, inançla ve etnik yapıyla bölmek isteyenler ve halkın ekmeğine göz dikenler ve adaletsiz davrananlar ve halkını aldatanlar, umarım sizler de kendinizin ne kadar kötü olduğunuzu biliyorsunuzdur!

Yok, eğer bunu bilmiyor ve bilerek yapıyorsanız, o zaman siz birer şeytansınız!

Bunca kelamdan sonra, yazımızın başındaki istifalara dönelim.

Niyetiniz ne ise başınıza gelsin!

Son günlerde, bir şarkı dilime düştü.

Sizin de aklınıza getireyim.

Hani var ya!

"Ya gel sahici sahici, ya da anca gidersin!"

Devamı da güzeldir.

"Hepsi senin mi, yanar döner acayipsin, beğenmedim oyununu, oynama şıkıdım şıkıdım, sanma ki emrine amadeyim..."

E, âşıklarımızı, erenlerimizi, ulularımızı anlamayanlara bir de Tarkan'ı gönderelim, dedik.

Ayıp mı ettik!