Yakutiye Belediye Başkanı Dr. Mahmut Uçar, dün gazetemizi ziyaret etmişti…
Seçim süreci ve ardından geçen 9 aylık zaman dilimini konuştuğumuz sohbetimizde, Başkan Uçar’ın heyecanına bir kez daha tanıklık ettik…
Başkan Uçar gerçekten de enerjik bir isim…
Bazı kesimler, kendisinin belediye başkanlığı görevinde pek başarılı olamayacağını düşünmüş olsa da, Uçar’ın performansı tam tersi bir tablo ortaya koydu…
Hayli uzun oldu sohbetimiz…
Yakutiye Belediyesi’nin asfalt seferberliğinden tutunuz da, yeni dönemde yapmayı planladığı işlere varıncaya kadar birçok detayı konuştuk…
Ve şu kanaati vardık ki: Yakutiye’yi önümüzdeki yıl dolu dolu bir hizmet sezonu bekliyor…
Bunu sakın bir ayrıcalık olarak görmesin kimse!
Bir hakikati ifade ve yine bir hakkı teslim etmek gerekirse; Yakutiye Belediye Başkanı Dr. Mahmut Uçar, merkez ilçe belediye başkanları arasında hem de açık ara önde gidiyor…
Diğer başkanlar Uçar’ın bu hızına yetişirler mi bilmiyoruz ama Yakutiye’deki değişimi yakalayamayacakları çok açık…
Haydi hayırlısı…
BU MESELE BAŞKA MESELE!
Erzurumspor’dan İbrahim Akdağ’la ilgili olarak dün kaleme aldığımız yorum hayli reaksiyon aldı…
Gördür ki, İbrahim’le ilgili olarak bunları düşünen sadece biz değilmişiz…
Şu kadarını söyleyelim:
Erzurumspor’a dair yazıp çizerken, herşeyden öte çok daha hassas davranıyoruz; çünkü mavi beyazlı takım bu şehrin konuştuğu ortak bir dili ifade ediyor…
Ne yalan söyleyelim…
“İbrahim Akdağ’ın Erzurumspor’a faydadan çok zararı var” diye kurduğumuz o cümleyle haksızlık edip etmediğimiz bile kafamıza takılmıştı o gün…
Ama okurlardan gelen yorumları görünce; az bile olduğunu farketttik…
Tabi bu saatten sonra topun kendisi artık İbrahim Akdağ’da…
Kendisini düzeltir mi, düzeltmez mi orası muamma; fakat ortada bir hakikat var ki, o düzelmemesi halinde Erzurumspor’u sancılı günlerin beklediğidir…
Şöyle düşünenler olabilir belki:
- Vay arkadaş! Ne İbrahim’miş!
Halbuki mesele İbrahim meselesi değil ki!
Mesele, Erzurumspor meselesi…
Ve mesele, o takımdaki hiç kimsenin Erzurumspor’dan asla ve de kat’a üstün olmadığı meselesidir…
Yoksa bizim ayağımızın altı da müsait, başımızın üstü de…
Kim nerede isterse, orada kalır…
Bilmem anlatabildik mi?