Bütün işi tırtıl yapar ama şöhreti kelebek kazanır. Burada kelebek Mehmet Özdilek oluyor. Ama adını ne koyarsan koyalım, galibiyet güzel bir şey. Hele bu galibiyet ‘ilk’ ise çok daha anlam kazanıyor, vücut buluyor. Hele hele 1’nci yarısını aklımıza bile getirmek istemediğimiz bir maç ise o maç, sen o maçta aldığın 3 puanı 6 puan say.. Say say, çekinme! Pas hatalarının ayyuka çıktığı bir ilk yarıydı ki, yer yarılaydı da içine girilesi bir yarıydı adeta!
***
Maça giderken kafamdaki deli sorulardan biriydi. Mehmet Özdilek’in takıma eli değmiş mi? Bir kere idman verdiği belli, kafalar bir başka çalıştı, ayaklar bir başka koştu bu maçta. Ne var ki sınırlı kapasiteye sahip eldeki oyuncu gurubu ile şu an için anca o kadar gelişkenlik gösterilirdi. Fark yaratan oyuncu sayısı yeterli değil. Anlaşılan Ocak’a kadar transfer deyip duracağız. Anlamamız gereken bir şey de, bu lig o geçen seneki lig değil. Galibiyet güzel, maçın geneli itibariyle baktığımızda doyurucu, umutlandırıcı bir oyun yok maalesef. Kırılgan bir yapısı var Erzurum’un, Allah’tan dün ilk yarıda rakipten gol yemedi. Altından kalkamayabilirdi diye düşünüyorum, belki de yanılıyorum.
***
Ligde kalması, orta sıraları hedeflemesi açısından Erzurum’un oyununu geliştirmesi şart. Ama önceki maçlara oranla artık doğaçlama oyun fazla yok. Zaten golde de kısım gösterdi. Bir önceki iç saha maçlarına göre Erzurum takımını, bloklar arasındaki kopukluğu bırakmış, daha birbirlerine yakın oynarlarken gördüm. Oyun kalitesini biraz daha artırmalı, oyun devamlılığını daha geniş bir süreye yaymalıdır. ‘’Gol atamıyorsan gol de yememelisin’’ odaklı bir onbir vardı sahada. Bu iyi de bir şey, en azından kötü değil. İleride çoğalmayı istiyorsan bunu geride azalarak da yapmamalısın. Şekil a Ankaragücü maçı!
***
Bu takımın artık kronik problemi olarak öne çıkan gol sorunu bu maçta da öne çıktı. Gol için kale önüne orta, olan bir şey. Bir de verkaçlarla, duvar paslarıyla filan gole gidilmesini de oyuncuların bir şekilde bilmeleri, hatta çok zor değilse yapmaları gerekir! Puan cetvelinde puanını artırmanın yolu sahada adam eksiltmeden geçer. Ama öyle adam pek geçmiyor buralardan! Esasında bana göre forma numarası 10’du Özer’in ama asıl 10 numara Taylan oynadı. Zaten toplara düzgün vuran iki-üç oyuncudan biri Taylan. Doğru zamanda düzgün bir vuruşla o golü attı da hem takımını hem de yeni hocasını büyük bir dertten kurtardı. Bahsini yapmasam lal olurum! Gol pasında Özer de Özer’di yani. Sakatlığı sebebiyle ilk dakikalarda yerini Haydar’a bırakan Ufuk Ceylan olsaydı belki o golü yemezdi ama bana göre o gol olmasaydı kalan dakikalar Erzurum’un aleyhine işleyecekti. O gol sayesinde kalan dakikalar bu defa Erzurum lehine işledi ve ikinci, üçüncü gole de davetiye çıktı. Rakipte Efecan’ın yeterince boş alan bulamaması yanında Ufuk Ceylan’ın erken oyundan çıkması, Alanya’da demoralize oluşturdu, öyle ki son 4 haftanın kazanan takımı bir ara ‘bakkal hesabı’na girdi, 1 puana bile fit oldu! Eksikleri olmasaydı, bir de erken gol olsaydı, Alanya’nın işi Almanya’dan iyi olurdu yoksa! Maçta rakipten en beğendiğin kim diye sorsalardı Nsakala derdim, başka da bir şey demezdim! Üstelik siyah. Siyahlar birbirlerine benzetiliyor genelde. Ama görüyoruz, bu Nskala’nın bizimkilere benzediği falan yok!
***
Açka oynadığı maçlarda artık o kritik hataları ‘rutin’e bağlamış görünüyor, artık hata yüzdesini düşürmesi gerekiyor. Sehiç, Lokman, Leo ve tabii ki Scuk, galibiyette en büyük pay sahiplerinden. Mehmet Altıparmak kenarda olsaydı Özer ikinci yarıda yoktu, sabredemezdi, adım gibi eminim. Ama Özdilek oyuncuyu 90 dakika sahada tuttu ve iyi de etti. Öyle olunca da başlarda Üzer iken sonraları Özer oldu! İnşallah ikinci yarıdaki Özer’i çok özlemeyiz! Sunu’yu bu maçta biraz daha dirilmiş gördüm, üstüne biraz daha katması gerek. Bir takım için santrafor önemlidir. Ve bence en kötü santrafor hiç santraforsuz oynamaktan iyidir! Thy, bana göre Munsy’den bir tık daha iyi ve bir havaya girmesi halinde bu takımın değişmez santraforu olarak ‘al benisi’ olan bir oyuncu olduğunu gösterdi. Papiss Cisse gibi çok önemli bir golcüsünden de mahrum bir kadroyla sahaya çıkan ve son 4 maçını da galip bitirmiş Alanya karşısında galip gelen Mehmet Özdilek’in şansı eğer o vuruşu direkten dönen Thy’de olsaydı, biraz daha gelecek için şimdi çok daha büyük umutlar taşıyor olacaktık. Yok, ‘1-0 olsun bizim olsun’ da diyorsanız bir şey de demem..
***
Son söz, 8 hafta sonra gelen bir galibiyet oldu, ikinci galibiyet için artık bu takımın 8 hafta daha bekleme lüksü yok, itinayla bildiririm.