BEN İNANIYORUM

Bazen insanları anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Anlam vermek yaptıklarına, bir mantığa bürümek söylediklerini inanın o kadar zor ki. Bir de anlam veremediğin şeyleri kabullenmek zorundasın, insanın asıl canını acıtan da bu. Nedenini soramadan, mantığının da ruhunun da kustuğu şeyi, bir hakikatmiş gibi öylece kabullenmek... Aslında bundan başka bir şey daha var yapabileceğimiz: karşı çıkmak, haykırmak, haksızlığa baş kaldırmak. Bunun için gerekli olan tek şey yeteri kadar cesaretli olmak. Hiçbir şey doğru bildiklerinden vazgeçirmesin seni. Haykır dedim ya, işte sana güzel bir fırsat boğazın yırtılırcasına haykır doğru bildiklerini! Sağırların bile işiteceğini düşünerek haykır! Zalimin inadına haykır! Nefesin tükeninceye kadar haykır! Sesini güzel bulmayabilirler, söylediklerin hoşlarına gitmeyebilir ama sen yine de haykır!
Haksızlık karşısında sizin de söyleyecek birkaç sözünüz olsun. Asla kendinizden ödün vermeyin; karşılığında bir bedel ödeyecek olsanız bile. Emin olun bu bedeli ödemek kendinizi değersiz hissetmenizden daha iyidir.
İnsan isterse bütün zorlukların üstesinden gelir yeterki kendine olan güveni tam olsun. İnancı korkularından daha güçlü olsun. Tüm yıldırmalara, tüm engellemelere karşı ‘omurgalı’ bir duruş sergilesin. İşte bu, kendini dünyanın merkezi zannedenlere tokat gibi bir cevap olur. Haksızlıklara, vicdansızlıklara, ahlaksızlıklara atılmış şerefli bir tokat.
Hiç kimsenin istediği gibi olmak zorunda değiliz. Birilerinin bizi şekillendirmesine de ihtiyacımız yok. Biliyorum kolay değil birşeyleri değiştirmek. Rutinin dışına çıkmak birilerinin zoruna gidebilir(!) Bize biçilen kalıpları yıkıp kendi gücümüzü ortaya çıkarmak birilerini fena halde korkutabilir(!) Ama bir yerdende başlamak lazım. Malum korkunun ecele faydası yok. İşte tamda burada kendinize ne kadar inandığınız çok önemli. Değişime, bir şeyleri, değiştirmeye önce kendiniz inanırsanız ancak başarıya ulaşabilirsiniz. Ben inanıyorum kendime, ya siz?