Bizde, meşhur bir söz vardır. “Sakalım yok ki sözüm dinlesin”…
Biz bu sütunlardan yazmıştık, ‘Dereyi geçerken at değiştirilmez” diye…
***
Ama olmadı, sakalımız yoktu o yüzden de sözümüz dinlenmedi.
Eee, bugün gelinen noktada durumumuz ahvalimiz ortada.
Fazla söze ne hacet…
***
İlk ikiye girme iddian var.
…Ve sen bu iddia ile İzmir deplasmanına gidiyorsun.
Daha 5. Dakikada öne geçme şansı buluyorsun Süleyman Koç ile ama Süleyman ne yapıyor.
Topu bomboş kaleye göndermek yerine kaleci Ali Emre’ye nişanlıyor.
‘Bu kadar Beceriksizlikte olmaz ki’ dedirtti bizlere…
***
Ama ev sahibi ekipten Ahmet İlhan Özek ne yaptı.
Mustafa Akbaş’ın hatasını affetmedi.
Kesti cezayı Dadaş’a….
41’nci dakika 41’e götürdü adeta savunmamızı…
Eee, ne de olsa usta oyuncu ve usta ayak Ahmet İlhan.
***
Eee, Süleyman’ın ayağı da ayak, Ahmet İlhan’ınki de ayak.
Ama Ahmet İlhan’ın ayağı farklı işte…
Eee, Süleyman Koç beceriksiz de Samuel Olanare ya da diğerleri çok mu becerikli tabi ki, hayır.
***
Maalesef üzülerek söyleyeyim Erkan Hoca (Sözeri) gittikten sonra takım yeteneğini kaybetmiş.
Hepsinin kimyası bozulmuş.
Bir tek kaleci Jakub Szumski bir de sağ bek Orhan Ovacıklı’yı koymuyoruz onların kefesine…
Jakub ve Orhan’ı ayrı kefeye koyuyoruz.
Çünkü bu iki isim Erzurumspor’un sahada gözle gözüken sadece iki oyuncusuydu.
Diğerleri sapır sapır döküldü sahada…
***
Bir yıldızlık bile maç oynamadılar.
O kadar kötüydüler yani!…
Ayıp olmasın diye soru işareti koymadık isimlerinin ardına…
***
Bir tarafta Menemen galibiyeti ile umutlanan ve umutları için saldıran bir Altınordu, diğer tarafta umutlarını kaybetmiş pısırık bir futbolcu topluluğu vardı sahada…
***
Şimdi diyebilirsiniz ki, Altınordu çok mu iyi oynadı hayır.
Ama iyi mücadele ettikleri ve savaştıkları kesin.
Bu ligde yabancı oyuncu oynatmayan bir kulüp.
Milli ve Yerli oyuncularıyla ligde kalma mücadelesi veriyorlar.
Ahmet İlhan Özek ve Recep Aydın’ın ağabeylik yaptığı Altınordu da oyuncuların forma aidiyet duygusuna şapka çıkarıyor, alkışlıyorum.
***
Bizim takıma dönüp baktığımız da yazık çok yazık demekten kendimizi alamıyoruz.
Olanare ya topu ayaklarının arısında ezip kaybediyor.
Ya da meşin yuvarlağın subabını bulana kadar ya rakip ayağından kapıyor, ya da ay bacayı çoktan aşmış oluyor.
Kaçırdığı goller evlere şenlik.
***
Arvydas Novikovas ile Eren Tozlu olmayınca takım sıradanlaşıyor.
Fark yaratan bir oyuncu ortaya çıkmıyor.
Yani Novi ile Eren’in attıkları goller de zaten Mavi-beyazlı takımı bulunduğu yere getirdi.
***
Biz Erkan Hoca’yı takıma çok fazla geriden oyun kurduruyor, aşırı pas yaptırıyor diye eleştiriyorduk.
Oysa gördük ki, Yücel Hoca’nın gelişi ile birlikte takımın bu özelliği de kaybolmuş.
Şişirme toplarla hangi takım uzun süreli olarak başarılı olmuş ben görmedim, gören bir Allah kulu olduğunu da zannetmiyorum.
***
Sonuçta Yücel İldiz ile 6 maç…
1 galibiyet üç beraberlik iki mağlubiyet…
Varın mukayesesini siz yapın.
Yönetim bu hafta içinde radikal bir karar alır mı?
Sürpriz gelişmeler olur mu? Bilemem ama bildiğim bir şey var.
Ben bugün Ömer Düzgün ve yönetimin yerinde olsaydım.
Çıkar Erkan Sözeri’den özür dilerdim.
“Gel yarım kalan işini tamamla” derdim.
***
Çünkü Erzurumspor çatısı altındaki Yücel İldiz ile geçtiğimiz yıllarda tanıdığımız Yücel İldiz arasında dağlar kadar fark var…
Bizim tanıdığımız Yücel İldiz, o ruhsuz futbolu gördüğünde, futbolcuların forma aidiyet duygusunu hissetmediğinde inanın, takımını sahadan çekerdi.
İnsanların o rezil futbolu görmemesi için…
Son sözüm orta hakem Burak Şeker’e, “Hocam tamam Erzurumspor kötü idi, ama Erzurumspor’un kötü oluşu senin de kötü olman anlamına gelmez. 36. Dakikada Gökhan Alsan’ın topuğuna rakibin ceza sahasında vurmasına ve Aly Malle’ye yapılan penaltıya seyirci kalmana anlam veremiyoruz. Maç gecesi rahat uyudun mu?”…