BEN SÖYLEMEM!

Kulaklarım Rodrigo'nun gitar konçertosunda, parmaklarım klavyede, gözlerim de bilgisayar ekranında yazdığım her cümleyi defalarca tararken, beynimin bir yanı geçmişi hatırlatıyor, diğer yanı ise, bugünlerde yaşananları düşünerek, yarın ne olacak, sorusunun yaktığı ateşle kaynıyor.

"Öfke baldan tatlıdır," sözü bal gibi doğru olsa da artık öfke yok!

Haksızlığa uğradığınızda ya da hakkınız haksızlarca talan edildiğinde öfkelenmeniz doğaldır ve insani bir tepkidir.

Geçmişte ve bugün yaşayanların birçoğu bu duyguyu yaşamıştır.

Yıllar öncesinde öfkesini satırlara döken bir kısım yazarlar, hapisleri boylarken, bir kısım gençler de fiziksel eylemlerinin karşılığını işkence odalarında, hücrelerde almıştır.

Öfkeyle ilgili bir sözümüz daha vardır, "öfkeyle kalkan zararla oturur!"

Öfke, akılla duyguların çatışması ve genellikle de aklın yenilgisi, duyguların zaferiyle sonuçlandığını ve de şahlanan isyanın öfkeliyi yere vurduğunu öfke girdabına kapılanlar iyi bilir.

O halde ister bireysel, ister toplumsal; ister ekonomik, ister siyasi alanlarda öfkelenmek yok!

Peki ne var!?

Akıl var!

Birazcık insani duyguları olan da aklını kötüden ve kötülükten yana değil, iyiden ve iyilikten yana kullanır elbet!

Siyasilerin gözünüzün içine baka baka söylediği yalan veya ekonomik sistemin getirdiği sömürü ve talan sizleri öfkelendirebilir!

Sakın ha!

Aklınızı kullanarak tercihinizi yapın ve tepkili bir sabra sığının.

Aksi halde ayıp eden olmasanız da kayıp eden siz olursunuz.

Ülkemizde yıllar önce de dengesizlikler ve haksızlıklar yaşanırken, sanatçı Selda Bağcan, "yaz gazeteci, yaz," diye haykırarak sitemini dile getirmişti.

Şarkının sözlerini anımsayanlar şöyle bir kurcalarsa, öfke yok, sitem vardır.

Yine de o yıllarda erk tarafından üç kere hapse atılmış, defalarca işkence görmüştü. Yani o yıllarda bırakın öfkeyi, sitem bile cezalandırılıyordu!

Peki ya bugün?

Yok, ben söylemem, herkesin aklı var, değil mi akıllım!

"Yaz gazeteci," diyenlere diyelim, gazeteci yazıyor!

Ülkemiz güllük gülistanlık içinde, bir yanımız bahar, bir yanımız bahçe; enflasyon düşük, döviz kendi halinde, emeklinin de, emekçinin de, esnafın da, işsizin de keyfi yerindeymiş!

Bu tür kunduzları dinleyip ya da okuduktan sonra sakın öfkelenmeyin ha!

Ben Rodrigo'nun gitar konçertosunu dinleyerek yayınlamak üzere yazıyorum; siz de dilerseniz, Mahzuni Şerif'ten "bilmem söylesem mi, söylemesem mi," türküsünü dinlerken parmaklarınızı klavyede çalıştırın, içinizi döküm, sonra silin gitsin!

Yetmez ise, kendinizi de silin hayattan, geride iz bırakmayın!