Zalimin acıma duygusu olur mu? Merhametlinin zalimi? İki ifade ne kadar ters değil mi?
Her şey zıddıyla mukayese edilebilir!
Düşünmek burada başlar!
Düşünmek bilgi ister, kriterler koymak da!
Bilgisiz düşünmek, denize balık tutmak için elinde hiçbir alet olmadan dalan kimseye benzer! Ne kadar yüzer, ne kadar çırpınırsa balık tutabilir mi?
Hakkı bulmak için haksızı da dinlemek gerekir!
Cahili, bilgiliyle mukayese etmek; bilgeye zulüm değil midir?
Bu cehalet nasıl bir şeyse hiç kimse üzerine almaz; cahil olduğunu kabul etmez!
Demek ki bilgisizlik kabul edilebilir bir şey değildir!
Kötü yapışkan kir gibi bir şey; bilgisizlik!
Ne kadar yıkasan çıkmıyor! Çaresi aydınlanmak; okumak!
Konuşması, giymesi, davranışı ele veriyor!
Bilgi ise üstün kalite temizleyici, bilgilendikçe insan parlıyor, güneş gibi. Parladıkça etrafı aydınlanıyor, karakterler berraklaşıyor!
Karakter oluşumunu etkileyen en önemli değer bilgi!
Şiddet, riya, yalan mutsuzluğu cehaletten getiriyor!
Şiddet, riya ve yalan kötü diye adlandırılan karakter oluşmasının baş müsebbibi!
Mutsuzluk, mutlu etmeme üzerine kurulmuş karakterlere bakın; hangisi bilgili, hangisi cahil değil!
Hangisinin dünya görüşü tutarlı, hangisinin hayatı düzgün karakteriyle raylara oturmuş?
Kendisi mutlu değil ki; en yakınları da mutlu olsun!
Bilgi burada şunu söylüyor; ben varsam, düzgün karakter ve mutlu bir hayat hem bana hem herkese! Ben yoksam, mutluluk ne bana, ne başkasına!
Hayatımızın zor geçtiği, çoğumuzun ekonomik gücünün olmadığı bir gerçek!
Nasıl ki hayatımıza yemeği, içmeği, televizyon seyretmeği, uyumayı çok azımızın spor, egzersiz yapmağı ve çok çok azımızın hobilerimizi gerçekleştirmeğe vakit ayırabiliyorsak; bilgilenme gibi çok ama çok hayati bir konuya da vakit ayırabilmeliyiz!
Bilmeden ne yapılabilir; bugün toplum hayatımızda örneklerini görüyoruz; her şey yapılabiliyor? Bir istatistik hayatımıza uygulasak; ne kadar doğru yapabiliyoruz; bu işte büyük bir tartışma konusu olabilir!
Bir motor, bir televizyon veya bir doğalgaz işinde usta olmak istiyorsak, okulu, ustası ve yıllar süren bir emek istediğini biliyoruz, zaman ve emek veriyoruz!
Bir çocuk yetiştirmek, bir ana baba olmak, bir evlat olmak, bir komşu, bir eş olmak, düzgün adam gibi bir akraba, bir arkadaş olmak veya bir dindar olmak kulaktan dolmayla mı olunur; bunun cevabını bilmiyoruz.
Seçime gidiyoruz; fanatik, basmakalıp, kendi uydurduklarımıza veya başkalarının sözlerine bakıyoruz; oy kullanıyoruz!
Neyin ne kadar değiştiğini, ne durumlarda olduğumuzu, ne olacağımızı, nereye gittiğimiz konusunu bilmiyoruz! Vaatlerin kaçının gerçekleştiğinden, ne kadar gerçekçi olup tutulabileceğinden bile haberimiz, bilgimiz yok!
Ne kadar, nasıl, ne zaman, kim, neden, niye sorularını sormasını öğrenmeliyiz!
Bunun için gazete, dergi, kitap ayırmadan okumalıyız! Yandaş, muhalefet olmaz bana göre; bilgi vardır, bilgiye talip olanlar vardır, kandıranlar vardır, kananlar vardır, gerçekler vardır, menfaatler vardır, menfaat gözetleyenler vardır, bağımsızlık, bağımlılık vardır.
Bilgi neredeyse; doğru oradadır!
Bilgi nerede değilse orada karanlıklar vardır!
Çok güzel bir yazı, adım adım seçime yaklaştığımiz şu günlerde, maalesef toplumumuzun cehaleti, bilgisizliği, körü körüne inancı, bizleri karamsar olmaya sevk ediyor.Allah sonumuzu hayreylesin.