BİN oku BİR anla..!

BİN oku BİR anla..!

Rum suresi 22. ayet; ‘Dillerinizin ve renklerinizin başka oluşu o’nun delillerindendir’.

Maide suresi 48. ayet; ‘Allah dileseydi sizi tek ümmet yapardı’.

Hucurat suresi 13. ayet, ‘Birbirinizle tanışmanız için halklara böldük…’.

Yapılan bir araştırmaya göre; Ülkemizde evinde Kur’an bulunduranların oranı yüzde 94,  Türkçe meal bulunduranların oranı yüzde 45, anlayarak bir kere meal okuyanların oranı ise yüzde 4 olduğu tespit edilmiş. Allah, Zuhruf suresi 44. ayette, ‘’Kur’an sizler için bir zikirdir. Ondan sorulacaksınız’’ diye buyuruyor. O halde hayatın kitabı, okunmasın özenle duvara asılsın ve sadece Arapça okunup anlaşılmasın diye gelmiş olamaz. Okuyup anlamadıktan sonra insan için nasıl bir faydası olabilir ki? 

Semaya en yakın şehir Erzurum’un asırlık geleneği bin bir hatimler için 13 Aralık itibariyle bismillah denildi. Şehir bir ay boyunca manevi zırhına bürünecek. 17 Ocak 2025 tarihindeki hatim duasıyla bitecek. 2024 yılında, 71 bin 221 hatim okunmuştu. 2025 yılında hatim sayısının 80 bin olacağı tahmin ediliyor.

Allah, ‘Ayetlerimi düşünün’ ve ‘Yalnız Kur’an’dan sorulacaksınız’ diyor. İnsan bilmediği bir dilde okursa ve dinlerse neyi düşünüp neyi anlayacak? Anlaması için Fransız’ın Fransızca, Alman’ın Almanca, Türk’ün de Türkçe okuması gerekmez mi? Geleneksel anlayışa göre; ‘Kur’an Arapça okunmalıdır. Herkes kendi dilinde okursa anlamaz, sevap kazanılmaz, hatta günaha girilmiş olur’ denilir. Bugün 2 milyarlık İslam dünyasına bakıldığı zaman Kur’an’ın ne kadar okunup anlaşıldığı ortaya çıkıyor.

 

Allah, kitabında her kavme kendi dillerinde peygamber gönderdiğini belirtir. Dört kitabın kutsal olmasının sebebi de dilleri değil, Allah katından gelmiş olmasıdır. Kutsal olan Arapça değil, mesajın kendisidir. Kur’an evrenseldir ve öğüt alınabilmesi için de herkes anladığı dilde okumalı ve hayatına uygulamalıdır. Bin bir hatim okuyalım ancak hiç değilse bir kere de anladığımız dilde okusak ne kaybederiz? Kim bilir belki de Allah’ın, ‘Allah ile aldanmayın’ ikazını anlar, dünyamızı da ahretimizi de cennete çeviririz.

Aksi halde, Yahudi ve Hristiyan mistizmini din sanıp,  Bakara suresi 104. ayetin muhatapları olarak, ‘Güdülen koyunlar’ olmaktan öteye gidemeyiz..!