Mısır gibi avuç içi gibi dümdüz bir çöl! Kahire’den baktığınızda irili ufaklı dağların tepeleri gibi her yerden görünmektedirler.
Yaklaşık yükseklikleri 150 metre. Dünyadaki en yüksek yapay insan yapımı olarak kabul ediliyor!
İnşaatında on binlerce insan çalışmış; çuvallarca altın harcanmış.
Para azalınca, Afrika’da harp çıktığını iddia edenler bile var; kız kardeşini geneleve gönderen firavun olduğunu da!
Yüz binlerce insan bu neye yaradığı çok net olmayan firavun mezarları için ölmüşler!
Yüz binlerce insan bu mezarlar için vergi ödemiş, yüz binlercesi hayatını genç yaşta kaybetmiş.
İşin doğrusu firavunlar da askerleri de bir gün öleceklerini biliyorlardı! Ne yazık ki hırs (nefis) denen acımasız hastalığa kaptırmışlardı bir kere!
Öleceklerini bilmelerine rağmen; ölmeyecekler gibi davrandılar.
Yüz binlerce insan mutsuz oldu!
Çalıştılar, firavunlara ödediler, firavunlar da dağlar büyüklüğünde kendilerine mezarlar yaptılar!
Düşünebiliyor musunuz; etiyle, kemiğiyle sizin gibi olan birisinin hiçbir işe yaramayacak bir hobisine karşılık o tek hayatınızı harcıyorsunuz! Firavun ve eşi için hayatınız boyunca bir tek mezar yapmak için bütün paranız, malınız canınız elinizden gasp ediliyor!
Bu asırlarca böyle sürüyor!
Asrımızda ise piramit artık yapılmıyor; sanabiliriz!
Oysa asrın piramitleri ad değiştirdiler; AVM oldular ve bankalarda biriken paralar oldular!
Kapitalizmin gemileri; asrın piramitleri oldu!
Pirana gibi!
Azılı başta; acımasız diş misali!
Gene yüz binlerce insan çalışıyor; vergi veriyor, hayatını borç, vergi cezası, trafik cezası ödemekle karın tokluğuna geçiriyor!
Kapitalizm yirmi birinci yılda vatandaşın sırtından AVM’ler üretiyor!
Arsa, devletin; yani milletin, para da öyle ve ne yazık ki borç da öyle! Belediyeler arsa gösteriyor; AVM’ler yükseliyorlar!
Vatandaş seviniyor(!)
Süttozunu peynir diye, yoğurt diye tüketiyoruz!
Yiyeceklerin içerisinde olan MCG tuzu ve mısır şurubu kanserojen!
MCG tuzu olmayan yiyecek, mısır şurubundan üretilmemiş şeker ve şeker mamulleri bulmak imkânsız!
DNA’sıyla oynanılmamış, DNA’sı değiştirilmemiş bir yiyecek bulmak da imkânsız!
Tavuk desen; en hafifinden kimyasal bir madde! Sıvı yağlar, kolalı içecek-yiyecekler deseniz; tuz ruhundan biraz daha masum bir zehir!
Her şey bol artık; diye seviniyoruz(!)
Haşarat bile işlenmiş gıda artıklarını yemiyor; biz yiyoruz!
Ve bunları yedirip para kazanan baronlar, para kazananlara tedbir almayanlar, alamayanlar!
Omuzlar bu kadar yükü taşımaya niye mahkûm edilir ki?
Bu omuz, üstelik kendi omuzun!
Firavunlar en azından yaptıkları mezarlarda kendileri yatıyorlar; demek ki daha akıllılarmış! Şimdiki kapitalizm buna bile izin vermiyor!
Şimdiki firavunların yatacak yerleri de yok!
çok güzel yazmışsınız.tebrikler