‘’11 ay beyaz, 1 ay ayaz, gerisi de yaz’’ deyimiyle, soğuk havası ozanların türkülerine konu olan, ünlü seyyah Evliya Çelebinin de ‘’On bir ay yirmi dokuz gün kaldım, halk hala yaz gelecek diyordu’’ dediği, tarım yapılan günlerin sayısının sınırlı olduğu Erzurum’da, teknoloji sayesinde verim artıyor, toprakla haşır neşir olma süresi uzuyor, ekonomiye katkı sağlanıyor. Unutmayın ki; Yerin nuru güneş, insanın nuru ise bilimdir.
Erzurum’un merkez Aziziye ilçe belediyesi, Ilıca’da termal sularla 13 dönüm alan üzerinde domates üretmek için seralar kurmuştu. Geçtiğimiz günlerde de ilk hasat yapıldı. Türkiye’nin en lezzetli domatesinin detaylarını, ‘’Kurun sofraları..! Geliyor..!’’ başlıklı yazımda anlatmıştım. Şimdi de Erzurum büyükşehir belediyesi, Ilıca’da bulunan atık su arıtma tesisinde elde edilen biyogazla, 120 dönüm alan üzerinde devasa seralar kurmak için harekete geçiyor.
Gıdanın her geçen gün bir silah olduğu dünyada ekmeği taştan çıkarmak artık bir zorunluluk. Güneş enerji sistemleriyle de üretim sezonunun uzatılabileceği, yıl boyunca Erzurum’un her köşesinde tarım yapılabileceğini biliyor muydunuz? Ankara ve Antalya’da denemeleri yapılan güneş enerjili örtü altı üretimle bolluk, bereket yaşanıyor. Erzurum ile ne alakası var mı dediniz?
‘’Güneş topla cebin için’’ başlıklı yazımda detaylarını anlattığım güneş enerji sistemleri bu şehir için biçilmiş kaftan. Çünkü Erzurum en çok ve en dik şekilde güneş alan bir il. Yani Erzurum’un yıllık güneş enerji potansiyeli bin 700 saatin üzerinde. Başka bir deyişle günlük 8 saat. Bu potansiyelle Karayazı’da Tortum’da, Oltu’da, İspir’de, Horasan’da, Aşkale’de kısacası bu şehirde her tarafta yıl boyunca seracılıkla üretim yapılabilir.
Yeter ki, toprağa tohum atacak el, güneşi görecek göz, bir de potansiyeli teknolojiyle buluşturacak bir beyin olsun..!
