Osmanlı İmparatorluğunda ve o dönemin yapısında topluma dini bir bakış hakimdir. Toplum, temelde müslümanlar ve müslüman olmayanlar (gayrimüslim) olarak ikiye ayrılmıştır.

Osmanlı geleneğinden Türkiye Cumhuriyetine Lozan antlaşması ile her türlü hakları muhafaza edilerek miras kalan bilinen resmi azınlıklar Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler olsa da Osmanlı bakiyesi diğer etnik ve dini guruplar ise azınlık olarak kabul edilmemiş Türk sayılmıştır.

Cumhuriyetin ilanı akabinde 1930'larda yaşanan gelişmeler ise Avrupa'da yükselen Yahudi düşmanlığı neticesinde Yunanistan ve Avrupa‘daki 100.000 lerce Yahudiyi Türkiye’ye gelmesine müsaade edilmiştir.

Akabinde ülkemizde 1934 yılında çıkarılan soyadı kanunu ile birlikte uhdemizdeki Rum, Emeni, Yahudi ve resmiyette azınlık sayılmayan onlarca etnik ve dini azınlık güruhunun çoğu bu soyadı kanundan hareketle ve nüfus sayımlarında etnik kökenin ne olduğunun talep edilmemesinden dolayı çoğu isimleri mesela Ahmet Mehmet, Ali, Fatma, Ayşe Hatice soyadları Türklüğe namzet kavramlarla kamufle edilerek kendilerini gizlemeyi başarmışlardır.

Bunu neden mi yazıyorum?

Gerek Osmanlının duraklama, gerileme ve yıkılış sürecine sirayet eden, gerekse son Osmanlı döneminin bakiyesi olarak kurtuluştan kuruluş sürecine yelken açan Türkiye Cumhuriyetinin varoluş süreçlerinde rol oynamaya çalışan azınlık ve devşirme ihanetine dikkat çekmeye çalışıyorum.

Gerek Osmanlı uhdesinde gerek Avrupa’da yaşadıkları dönemlerde, ilim, sanayi, sanatkarlık, gibi mesleklerle ön plana çıkıp, dünyada ciddi sermaye ve ilim potansiyeline sahip olmaları,yaşadıkları toprakları ve insanları sömürme zihniyetlerinin zamanla hakimiyete dönüşmesi öne çıkan özellikleridir.

Ortadoğu, Asya ve Avrupa üçgeninde bulunan Anadolu jeopolitiğinin önemi üzerine asırlarca sıcak savaş Saikleri haçlı ve Siyonist saldırılar ile ele alamadıkları Anadoluyu

Soğuk savaş taktikleri ile sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik, askeri vb olarak kuşatmanın ve hakimiyet altına almanın mücadelesi verilmeye başlanmıştır artık.

Dünyada parayı, enerjiyi ve gıda ve giyim sektörünü temsil eden haçlı ve siyonist güç sahiplerinin Anadoluda ki yerli taşeronları adları Müslüman soyatları Türk olarak dispiritörler olarak Anadoluda hali hazırdadır artık.

Müslümanların her nevi ihtiyaçlarınıda onlar üretmekte, kurdukları vakıf ve gönüllü kuruluşlar ile kendi ihtiyacına sermaye edebileceği beyinleri okullarda, üniversitelerde yetiştirebilmektedirler artık.

İlim ve sanayi gücünün sağladığı para ile ülkenin yasama, yürütme ve yargı ayağının bazen önünü açarak bazen de tıkayarak kontrol edebilmeyi başarabilmekteler finansal ve basın gücü ile dönem dönem bunu tehdit ve şantaja dönüştürebilmektedirler de üstelik.

Haçı boynundan çıkmamış yazılı ve görsel medya aracılığı ile, yine sözde entelektüel ırki ve fikri devşirme ilim ve bilim erbapları ile, Eğitim sistemine sirayet edebilip mesela marşall planı çerçevesinde kendilerine mahkum ve mecbur üretmeyen sadece tüketici tipinde bir neslin yetişmesini pekte güzel kontrol edebilmektedirler.

Sanatta, sporda, müzikte ve benzeri kültürel ritüellerde pekte mahir sözde yıldız devşirmeleri aracılığı ile Müslüman Türk milletini adı Müslüman yaşantısı onların inançlarından farksız bir boyuta taşımayı başarabilmişler de üstelik.

Toplumun her nevi maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılayabilecek, hernevi problemlerine çözüm üretebilecek her nevi toplumsal kurumlarına adları Müslüman, soyadları Türk olarak girmişler, sirayet etmişler ve kontrol ve yürütmeyi sağlayabilecek mekanizmaları ele geçirmişlerdir artık.

Partiler, dernekler, sendikalar, vakıflar, tarikatlar, cemaatler, bürokratik kurumlar, basın, bankalar, odalar, borsalar, birikler, fedarasyonlar, kooperatifler vesaire her noktada bir virüs gibi hakimiyeti yavaş yavaş başarmışlardır.

Ne zaman ki Anadolu’da iç ve dış tehditlere karşı bir uyanış ve diriliş başlasa; Ne zaman ki kontrolü ve gücü kaybedeceklerini hissetseler;

Kripto unsurları anında b ulundukları kurumlarda ve devlette anında harekete geçip, millet ve insan nezdinde bölücülüğe, fitneye, tefrikaya sebep olup kenara çekilmiş bölmenin, birbirine düşürmenin ve birbirini yemenin hazzını doya doya yaşayarak kontrolü yeniden kendi eksenlerine devşirebilmişlerdir.

Bunlarda kafi gelmez ise toplumsal çatışma ve kaosları sağlayabilecek, ihtilaller,darbeler, toplumsal ayaklanmalar, çatışmalar, kalkışmalarla,darbeler ile Anadoluya pekte yeni bir haçlı saldırısına gerek kalmadan böl parçala kontrolle yönet stratejisi çerçevesinde üç kıta sahanlığının en stratejik noktasını çok ta güzel kontrol edebilmeyi başarabilmişlerdir.

Taki Müslüman Türkler kendi ayakları üzerinde durmaya başlayıp, Oyunlarını bozmak için oyunu onların oyunları ile bozmak üzere günahını ve vebalini de göze alarak;

Kendi ihtiyaçlarını kapsayan üretim kalemlerini kendisi üretmeyi başarmaya çalıştığı,

Kendi milli ve savunma amaçlı sanayisini karşılamaya başladığı,

Kendi bankalarını daha güçlü bir niteliğe taşımaya yöneldiği,

Onların kontrollerinde ki ki basın ve medya gücünü kırmayı sağladığı,

Yabancı dil engellemesi ve dayatması ile kontrol altına aldıkları Üniversiteleri, kontrollerinden geri almayı başardıkları,

Sınır içinde ve ötesinde tam bir milli devlet vurgusu ile onurlu ve omurgalı bir duruşu ortaya koymayı başardıkları

Ve bu azınlık devşirmelere ve kamufle olmuş kripto unsurlara en can alıcı darbe ile Türkiye de Soy Ağaçlarının açıklanmasını başarıp sap gibi ortada kalmalarını iki göbek öncesi devşirme artığı oldukları ortaya çıkmaya başlayınca,

Anadoluya ve üç kıta sahanlığında ki mazlum milletlere bir dönem umut olmuş ve zalim milletlere de tokat olmuş Müslüman Türk milletinin bu uyanışının,dirilişinin önüne geçebilmek için yine yenide siyasi,ekonomik,askeri süikastler ve müdahaleler baş göstermeye çalışmıştır.

İşte yakın siyasi tarihimizde kim ki, Müslüman Türk milletini fitne ve tefrika ile bölmeye parçalamaya çalışmış birbirine düşürmeyi başarmış ise

Kim ki ülkesi ve Milleti ile mazlum milletlere ve coğrafyalara umut olmuş bu övülmüş milleti arkadan hançerlemeye çalışmış ise

Kim ki bu milleti inançlarından, değerlerinden, ideallerinden yozlaştırmaya, asimile etmeye, uzaklaştırmaya çalışmış ise

Kim ki bu milletin istiklaline ve İstikbaline sirayet etmek için milli iradesine ipotek koymaya kalkışmış ise,

Kim ki milleti üretimden soyutlayıp tüketime ve milletin kanını sömüren Haçlı ve Siyonist devşirmelere mahkum ve mecbur bırakmış ise

İşte onlar içimizdeki Yahudi, Ermeni, Rum ve haçı boynundan çıkmamış adları Müslüman soyadları türk kripto azınlık ve devşirme unsurlarıdır, oyunları deşifre edilmiş olup,

Müslüman Türk Milletinin birlik ve beraberliğinde, yeniden ayağa kalkıp Tarih sahnesinde rol üstlenmeye çalıştığı bu son perdeyi çekecek ve gerçek kimlikleri ortaya çıkarılacaktır inşallah.

Bu uyanışın dünyada akan kanın adının Müslüman soyadının bir yerde Türk, diğer yerlerde Arap,Kürt, sünniş,alevi,şii,vb olduğu yaşadığımız yüz yılda ve coğrafyalarda yeniden mazlum milletlere umut yeniden zalim milletlere tokat olarak inmemize vesile olması dileklerimle…

Selam saygı dua…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.