Allah’ın Resulü buyuruyor ki, “Merhameti olmayanın imanı da olmaz.

Çünkü merhamet, Müslüman olmaktan önce insan olmanın adıdır.

Kafa kağıdı”nda o kadar, “Müslüman” yazsın ki, eğer sen o imanı hayatın pratiklerine nakşedememişsen, ne çıkar senin “Resmi kayıtlı Müslüman” olmandan?

İzmir’in Bayraklı ilçesini yakıp yıkan büyük felaketi ve o büyük felaketin sonuçlarını televizyon ekranlarından an be an izliyoruz.

Üç yaşındaki Elif’i, 65 saat sonra sağ olarak enkazın altından çıkaran kurtarma ekibinin şefi sevinçten ağlıyorken…

Aynı semtin bir başka noktasında akbabalar, leşçi kargalar ve sırtlan sürüleri pusuya yatmıştı…

Devlet dedi ya “kira yardımı ve eşya yardımı yapacağız” diye…

Fiyatlar anında yüzde ikiyüz arttı.

Biz bu vicdansız zalimlerin en hakiki hallerini daha önce de görmüştük.

Nerede felaket olduysa o kara vicdan anında bir kâbus gibi umutların üzerine çöktü ve insanlığı yerle bir etti.

Bir gün önce bin lira aylıkla kiracı aradığı evine, depremle birlikte üç bin hatta beş bin lira isteyecek kadar insanlıktan firar etmiş bu kitapsızların alayının kafa kâğıdının din hanesinde “İslam” yazıyor!

Kurtarma ekibinde canla başla çalışan, bir canlı daha enkazından altından çıkarabilir miyim diye kendi canını tehlikeye atan genç bir kahraman, bir cüzdan buluyor, tam moloz yığınlarının arısına atacakken şüphelenip içerisine bakıyor.

Altın, döviz, Türk Parası ve pasaportlar var.

Eğer gönüllü değil de kadrolu kurtarma ekibi elemanıysa muhtemelen aldığı maaş en fazla beş bin lira civarındadır.

Cüzdanı montunun içerisine zula etmek yerine, hemen fırlayıp polise teslim ediyor.

O genç adamın da kafa kâğıdının din hanesinde “İslam” yazıyor, karaborsacı, tefeci, istifçi ve fırsatçının da…

Felaketler her zaman yıkımın ve acının adıdır.

Ama aynı zamanda felaketler, insanla insan kisvesinde dolaşan yamyamların tefrik olunmasının da adıdır.

Bu topraklar çok büyük ihanetler gördü, tarife kelimelerin kifayetsiz kaldığı hainlere şahitlik etti.

Sırf Rus kumandandan “aferin” almak ve peşine de birkaç tahin kapabilmek adına, elli yıllık komşusunu düşmana ihbar edenlerin torunları, toptan yok olmadı ki…

Onlar dört bir tarafta…

Depremde ortaya çıkarlar…

Darbe teşebbüsünde ortaya çıkarlar…

Yangında ortaya çıkarlar…

Ve onlar…

Para uğruna vatanı da namuslarını da ayaklar altına alırlar…

Kurtarma görevlisi enkaz altından yaralı çıkardığı köpeği yaşatmak için neredeyse canından can veriyordu.

Çünkü o, canlı olan her şeye hürmet ediyordu.

İster insan, ister köpek, ister kedi, isterse kuş olsun…

Ama üç sokak ötede karaborsa kurulmuş ve acı üstüne servet avcılığına çıkan para istifçileri avuçlarını ovuşturmaya başlamıştı.

Azizim söyler misin, sosyal medya hesaplarından o iğrenç mesajları yazan ya da paylaşan Allahsızdan o fırsatçının ne farkı var?

Savcılar o Allahsızları toplatıyor da, felaketin göbeğinde karaborsa tezgahı açan o insanlık düşmanlarına niye dokunmuyor?

Pandemi sürecinde de tanık olduk…

Ne zaman ki maske konusunda en ufak bir sıkıntı zuhur ettiyse anında tanesi bir lira olan maske elli liraya çıkarıldı!

Yahu birader ekmeği karaborsada sattılar, daha ötesi mi var?