Yolumuz Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi kardiyoloji bölümüne düştü.
Bir arkadaşla kardiyoloji bölümünde dolaşırken bir doktor odasının önünün ana baba günü olduğunu gördüm.
Merak ettim,
Kim bu doktor? diye..
Doç. Dr. Hakan Taş..
Hakan hocanın daha çok babasını tanırım. Erzurum’un tanınan simalarından olan Yeminli Mali Müşavir, bağımsız denetçi Adnan Taş.
Hakan Hocanın odasının önünde bir süre bekledik.
Hasta yoğunluğundan kafasını kaldıracak durumda değildi.
Her hastasıyla yanından ilgileniyor.
Onlara sıcak ilgi gösteriyor,
Deyim yerinde ise;
Onların nazı ile uğraşıyordu.
*
Hastalar rahat,
Huzurlu,
Doktor stresinden uzak hale geliyorlardı.
Hakan Hocanın odasına girenler güler yüzlü ve mütevazı olmayı kendisine şiar edinmiş doktorla karşılaşınca ilk şifayı kapıyorlardı.
Hastaların çoğu sıra beklerken ayakta kalmıyor, odada bulunan koltuklara oturuyorlardı.
Sırası gelen derdini detaylı anlatıyor, Hakan Hoca da sabırla, ilgiyle hastasını dinliyor,
Sonra muayene oluyorlar,
Hocanın tatlı ve insanın içini ısıtan ifadeleriyle tahlillere, tetkiklere yönlendiriliyorlar.
*
Yeni hastane binası, cihaz vs. pek problem yok ama her zaman olduğu gibi, iş yine geliyor, insana dayanıyor.
Gözlemleyebildiğim kadarı ile hastaya ilk şifa karşısındaki hekimin yakınlığı ve ilgili davranışından geçmektedir.
Modern binalar,
Mükemmel cihazların işe yaraması hastaya yakın davranan doktorlardan geçiyor.
Elbette ki günümüzde hastasına ilgiyle, sevgiyle yaklaşan doktorlarımız var.
Ben sadece bunlardan Hakan Hocanın yoğunluğuna denk geldiğim için kanaatimi yazıyorum.
İyi ve mükemmel bir örnek olduğu için bu ifadeleri kullanıyorum.
Ve diyorum ki,
Doç. Dr. Hakan Taş gibi doktorların sayısı arttıkça,
Hastaya insan gibi muamelelerin sayısı fazlalaştıkça,
İnsana değer vermenin ne kadar önemli olduğu da böylelikle ortaya çıkıyor.
*
Hiç bıkmadan,
Usanmadan,
Hastalarına yakın ilgi ve alakasını sürdüren Doç. Dr. Hakan Taş hocayı ve varlıklarıyla dostlarına, vatandaşlara çare kapısı olan tüm doktorlarımızı kutluyorum.
Yolunuz açık olsun…