Elbette ki bu "kavga"da, ne "müdde-i"yiz, ne de "müdafi" ...
Çünkü her şeyden önce biz, bu "kavga"nın yersiz ve yakışıksız olduğunu görüyoruz.
Tamam; siyasetin tabiatında çekişme, itiş-kakış, hatta müstehzi bir üslup ya da niza vardır. Lakin siyasetin yapısında bunun olması demek, illa da AK Parti milletvekili Selami Altınok ile İYİ Parti milletvekili Naci Cinisli'nin ağız dalaşına girmelerini gerektirmezdi.
Aynı şehrin iki vekili siyasi enerjilerini birbirlerine laf yetiştirmek için harcamak yerine, şehirlerinin sorunlarını çözme noktasında kullanmalılar.
Neresinden bakarsanız bakın Erzurum'un acilen çözüm bekleyen ton'la sorunu mevcut. Meselenin bu yanı öylece dururken, çözüm sadedindeki kişilerin itişip-kakışması her şeyden önce şehre zarar vermektedir.
Neylersiniz ki olan oldu bir kere...
Naci Cinisli-Selami Altınok kavgası şehrin gündemine esaslı biçimde girdi!
Naci Cinisli'yi vekil olduğundan buyana tanıyorum, Selami Altınok'u ise, en az 25 yıldan beri...
Naci Cinisli için "iyi" ya da "kötü" biçimde bir yakıştırmada bulunamam, zira o denli bir münasebetim olmadı; lakin Selami Altınok'un yüreğinin kaç okka çektiğini yahut da karakterinin kaç karat olduğunu iyi bilirim.
Bugün etrafta dolaşan kimi sahte kabadayılar veya sözde demokrasi kahramanları, kafalarını kumlara soktuğu 17-25 Aralık Yargı Darbe Girişimi ve 15 Temmuz Kanlı Kalkışma'sında, Selami Altınok, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile başlayan ve son derece çetin geçen üç-dört yıl boyunca devletin çeşitli kademelerinde, (bakanlık dahil) adam gibi hizmet verdi ve nasıl yürekli bir insan olduğunu dost-düşman herkese gösterdi.
Bu sebeple Naci Cinis'linin, Altınok'un kendisine verdiği cevaba karşı yaptığı yeni açıklamasında, "...Çapsız bir demeç olmuş. Kabarık siciline rağmen büyük cesaret. Buna cevap versem mi, bilemedim. Bir düşüneyim. Yoksa bazı sorular mı sorsam? " şeklinde konuşmuş.
Dün Selami Altınok'u telefonla aradım, İstanbul seçimi için Kadıköy'de olduğunu söyledi.
Ömer Nazmi de diğer telefonda Naci Cinisli'yi arayıp, giderek alevlenen bu kavgayı sordu.
Naci Cinisli, "Artık bu konuda konuşmak istemiyorum" demiş.
Telefonda Selami Altınok'a, Naci Cinisli'nin kendisi için aba altından sopa gösteren türündeki bu çıkışını sordum.
Özetle şunları söyledi:
"Kimsenin üzerimden pirim yapmasına izin vermem. Mesele benim için geçip gitmiştir. Bu arkadaş gündemde kalmanın peşinde."
Neyse ki her iki taraf açısından da "meselenin artık geride kalmış olması" olumlu bir adım...
Bu saatten sonra artık bu meseleyi köpürtmenin kimseye bir yararı olmayacağına göre, şehrin gerçek gündemine dönüp bakmalıyız.
-Erzurum ekonomisi ne halde?
-Erzurum'da iş insanlarının durumu nicedir?
-Kamu yatırımlarının durması ve hükümetin para musluğunu büsbütün kapatması, Erzurum'u nereye savurdu?
-Devletten alacağını tahsil edemeyen iş insanları, soluğu tefecilerin yanında alıyor ya, ileride bunun Erzurum için nasıl bir sonuç doğuracağının hesabı yapılıyor mu?
-Erk Haber'de değerli meslektaşlarım yazıp çizdi. Erzurum için uçak bilet fiyatları, uçağın kendisinden bile daha hızlı uçuyor! Kimse bu duruma niçin müdahale etme ihtiyacı duymuyor?
İster iktidar isterse muhalefet olsun, bu şehrin vekillerinin gündeminde asıl, yediden yetmişe herkesi ilgilendiren bu sorular ve bu soruların çözümleri olmalıdır.
Pek muhterem vekiller...
Bu şehir zaten yeterince kabarmış, kafi derede de öfke yüklü...
Allah aşkınıza bir de siz kambur üstüne kambur bindirmeyin.
Belki farkındasınız belki de değil...
Erzurum halkı adeta yay gibi gerilmiş durumda, kimsenin keyfi yerinde değil.
Devlet, "ödenek yok" diyor!
Bankalar zaten kapı duvar!
Küçük esnaf kepenk kapatıyor, büyükler iflas üstüne iflas ilan edip duruyor!
İcra daireleri karşılıksız çek ve sentten geçilmiyor!
Ekonomisi pamuk ipliğine bağlı Erzurum, kaç vakitten beri imdat çığlıkları atıp duruyor da duyan kimse yok!
Sizin lisanda nasıl deniliyorsa bari söyleyin de o lisanda haykıralım, "boğuluyoruz" diye!
Hasılı sayın siyasetçilerimiz...
Bıçak vursalar kanımız akmaz!
Bari siz mutedil olun...
Bu sıkıntılı günleri güç birliği ile aşıp feraha ermek için hep birlikte mücadele edelim ve el ele vererek, üstümüze yıkılmak üzere olan şu dam'ı birlikte onaralım.
Biz Erzurum'da zaten birbirimizin boğazını yeterince sıkıp duruyoruz.