Hükümet zora girsin de nasıl olursa olsun. Temel mantıkları bu...
Gezi'yle sahneye çıktılar, darbe girişimleriyle kendilerini iyiden iyiye hissettirdiler.
Şimdi de, seçim arifesinde yeni silahlarını deniyorlar.
Elektrik kesintisi de, Çağlayan'da savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesi de aynı amaca hizmet ediyor.
"Tayyip Erdoğan'a darbe vuralım, gerekirse Türkiye yangın yerine dönsün"
Bunu diyor, bu uğurda da mücadele ediyorlar.
Demokratik yollardan yenemeyeceklerini gördükleri Erdoğan'ı, hukuk ve demokrasi dışı yollardan alt etmenin çarelerini arıyorlar.
Besbelli ki seçim takvimi yaklaştıkça, başkaca kanlı eylemler de denenmek istenecek.
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın hunharca katledilmesi, sadece bir işaretti.
Turpun büyüğü heybede diyenler, sütre arkasına geçmiş keyiften ellerini ovuşturuyor.
Türkiye'yi karanlığa gömmek ve de oluk oluk kan akıtmak için şeytanın bile aklına gelmeyecek ittifaklar kuruluyor, ortak amaç belirleniyor:
"AK Parti'yi iktidardan düşürüp, Tayyip'den hesap sormak!"
Onların hesabı bu, ama bir de Allah'ın hesabı var...
Çok şükür ki aklıselim galip geliyor. Herkes artık oynanan oyunu da, mikser gibi Türkiye'nin içine uzanan o kirli elleri de çok iyi biliyor, görüyor.
İnancım odur ki, Türkiye bu badireyi de atlatacak. Belki yine canımız yanacak, yine kahredeceğiz ama günün sonunda onlar kaybedecek, millet kazanacak.
Gezi'de de kaybettiler, darbe girişiminde de...
Milletin sağduyusu, onları yarın da boğacak.
Bugün birlik beraberlik günüdür.
Mesele, iktidar meselesi değil. Mesele, dizleri üzerine düşmüş bir Türkiye hesabıdır.
Tayyip Bey bu planı adı gibi bildiği için, üstlerine böylesine gidiyor.
Bıraksa dört bir yanı yangın yerine çevrilmiş bir Türkiye çıkacak ortaya...
Tıpkı Suriye'de, Irak'ta Yemen'de olduğu gibi...
Oyun çok büyük, çok...