BUNLAR GAZİLERDİR!

Sosyal medyada paylaşılan birbirinden güzel Gaziler Günü mesajlarını okuyunca çocukluğumda tanıma şerefine erdiğim İstiklâl Madalyası sahibi büyüklerimizin mübarek yüzleri geldi gözümün önüne.
'Akrabalarımız arasında böyle bahtiyar, şerefli zatlar vardı' diyecektim hemen vazgeçtim. Düşündüm ki sadece yakınımız, köylümüz, mahallelimiz olanlar değil, bu muhteşem unvanı taşıyan herkes öz dedemiz, amcamız, dayımızdır. Milletin aziz babalarıdır bu muhterem insanlar.
Bu zatları her ziyaretimde derin bir iman ve vatan aşkının bir faniyi nasıl uhrevi güçlere sahip bir Aslan haline getirdiğine şahit oluyordum. Bir kahramanın gözlerinin içine bakmak, çehresinde zaferin ihtişamlı parıltısını temaşa etmek harp darp görmemiş bir çocuk için ne büyük bir mazhariyetmiş, onları kaybedince idrak ettim.
Hatıralarını bir macera romanı okurmuş gibi merak ve heyecanla dinlediğim Kore gazisi bir baba dostumu pek severdim, mekânı Cennet olsun. Rahmetli, dalgın anlarında şiddetli bir ses duyduğunda 'Allah, Allah' deyip tam siper uzanırmış. O kadar etkilenmiş. Kıbrıs gazileri arasında arkadaşlığı ile onurlandığım kahramanlar var. Görüştüğümde Malazgirt'ten, Mohaç'tan, Çaldıran'dan, Dumlupınar'dan bir gazi tarihten ışınlanıp yanıma gelmiş gibi gönlüm şenlenir.
Ne yazık ki bu toprakların haini, kalleşi, uğursuzu eksik olmuyor. Yıllarca genç fidanlarımızı bu vatanın dağlarında, caddelerinde, yollarında kalleş teröre kurban verdik. Nice vatan evladı şehit oldu, nicesi yaralandı, kolunu bacağını vatan toprağına armağan etti.
Sonra sayelerinde başı dik, alnı açık yaşadığımız gaziler kervanımıza yeni kahramanlar eklendi. Hainlerin milletin üzerine sürdüğü tanklara göğüslerini siper eden, gökten yağan hain kurşunlara teslim olmayan 15 Temmuz Gazilerimiz bir yıkım projesinin önüne geçtiler, vatanı, milleti bir uçurumdan, bir büyük badireden kurtardılar. Gazaları mübarek, ömürleri uzun olsun.
Tarihe şanla şerefle geçen gazilerimizi bu özel günlerinde yâd ederken, muhteşem gaza destanlarıyla dolu tarihimize bir pencere açıp gaza ehlini, başta gazi padişahlarımızı, bu payeyi her türlü unvanın üstünde tutan Gazi Paşamıza ve tüm gazilerimize şükran ve minnetlerimizi sunalım. Yaşayanlara uzun ömürler, ebediyet yurduna göçüp gidenlere gani gani rahmet dileyelim.Cümle şehitlerimizin ruhu şâd olsun.
Aşıkpaşazade Tarihinde Osman Gazi’ye Selçuklu sultanından davul ve sancak gönderilmesi töreni şöyle anlatılıyor.
«Ak Temür sancağı getirdiği vakit ikindi zamanıydı.
Nöbet vuruldu.
Osman Gazi, nöbet vurulurken ayakta durdu. Ta şimdiye kadar Osmanlı Hanedanı, seferde nöbet vurulursa ayakta dururlar.
Sual:
- Başka padişahlarda bu adet yoktur. Ya bu Osmanlı Hanedanında nedendir?
Cevap:
- İki hususi manası vardır ki, biri budur; bunlar gazilerdir. Nöbet vurulması, gazanın bildirilmesidir. Gazaya hazır olun demektir. Bunlar dahi, Allah rızası için gazaya hazırız diye ayak üzere, dururlar. ...Bunlar yoksul doyurucu sofra sahipleridir. Dünya halkına nimetler yedirirler. Bu Osmanlı soyu ne yaparsa ahlak kanunu üzere yapar."
Seksen milyon millet evladına bakıp şöyle diyesim var: “Evet, bunlar gazilerdir. Millet devlet düşmanlarına göre hep ayakta, hep tetiktedir. Bilesiniz, ona göre hizaya gelesiniz.!”