Çelişki…

Toplumun kahır ekseriyeti, bu sosyal medya için eleştirilerde bunuyor, bazen de haklı olarak çok kızıyor hatta “yalan ve iftira kumpanyası merkezi” diyor ya…

Ki, hemen herkes gibi ben de şiddetle eleştirmekteyim.

Lakin eğri oturup doğru konuşmak yerine, doğru oturup doğru konuşma adına söyleyecek olursak, bu sosyal medyanın günlük hayatımıza sağladığı katkıları da inkar etmemiz mümkün değil.

Misal; sosyal medya olmasaydı, önce salıverilen sonra sosyal medyada çıkan haberlerden sonra, yüzlerce suçlu elini kolunu sallayıp dolaşıyor olacaktı!

Nasıl yani?

Haklısınız nasıl yani…

Şöyle ki:

Cani ruhlu biri karısını öldürme kastıyla kesip doğruyor, ama çıkarıldığı mahkemede ya öncesinde savcı tarafından (bazen o da) denetim altında tutulma şartıyla salıveriliyor, çoğu zaman da nöbetçi mahkemece “…haydi evine git biraz dinlen” dercesine tutuksuz yargılanmak üzere azat ediliyor!

Sonrası çok komik!

Sosyal medyada kıyamet kopuyor:

Karısını doğrayan adam serbest bırakıldı!

Ya da…

Trafikte tartıştığı adama satırla, bıçakla, levyeyle saldıran ve aracın camlarını kıran trafik magandası, önce adli kontrol şartıyla salıverildi!

Sonra?

Sonrası şu:

Sosyal medyada kıyamet koparılınca bir bakıyorsunuz aynı hakim bu kez tutuklama kararı veriyor!

Yasalar ve hukuk yerine, sosyal medyanın hükmü geçerli oluyor!

Sosyal medya denilen “lağım çukuru” olmasa, o katil ruhlu adam veya potansiyel cani kahraman pozlarında mahallesinde caka satıyor olacaktı!

Bu kameralı cep telefonları sayesinde artık her vatandaş “gazeteci” oldu ya…

Yine bu cep telefonları sayesinde, adalet dağıtması gereken adliyelerin yerini de “duyarlı vatandaş” aldı!

Sosyal medya yayınlıyor, savcı harekete geçiyor!

Sosyal medya yayınlıyor, vali müşkül durumdaki vatandaşın imdadına yetişiyor!

Madem öyle…

Adliyeleri kapat, sosyal medya adalet sistemine geç!

Nasılsa…

Masrafsız, zahmetsiz ve sorumsuz!

Diyelim ki, katilin biri karısını doğradı öldürdü, video varsa tutukla, yoksa salıver gitsin!

Buna da “yeni normalleşme” kapsamında “Türk usulü adalet” de…

İsim vermeyeyim, bizim bir arkadaş şöyle derdi:

Orak ve çekici tarlada tarımda kullandığınız sürece, her biri birer mübarek araçtır, kutsallık derecesinde mühimdir. Lakin aynı orak ve çekici rozet olarak yakanıza takarsanız siz Komünist olursunuz ve bir zamanlar devlet için derhal derdest edilmeniz elzemdi!

Ne yazık ki bazen…

Sosyal medyanın sunduğu adalete muhtaç durumdayız!

Ne garip değil mi?

Bir yanda yasa çıkarıp “…bu sosyal medya maksadını aşıp mecrasının dışında kötü amaçlı olarak kullanılıyor” diyeceksin, öbür tarafta da sosyal medya sayesinde adalet tahakkuk ediyor.

Bugün kısmen de olsa önlenebilen kadın cinayetleri varsa bu, mağdur kadınların öncesinden sosyal medya üzerinden seslerini duyurup, muhtemel tehlikeye karşı polisin önlem alması sayesinde…

Yeniden sokağa çıkma kısıtlamasını yaşadığımız şu günlerde bile, birçok sosyal sorun sol medyanın kopardığı kıyamet vesilesiyle topluma mal oluyor.

Ama bu da elbette ki sosyal medyanın çirkeflik ettiği gerçeğini değiştirmiyor.

Sizce de bu bir çelişki değil mi?