ÇİLE!

Hani çile müminin, müslümanın mükafatıdır derler, doğru ise eğer... sebep olanın vay haline....!

Belki bir hakediş, belki bir imtihan üzere kaderin tecellisidir. Lakin çileyi müslümana çektirene de bağlıdır şüphesiz.

Şayet kahır, zulüm, çile ızdırap bir müşrikten geliyor ise, müminin kan ve gözyaşına, ah ve vebaline sebep bir gayri müslüm ise sonu mükafat, sonu cennet, sonu şaşmaz ve değişmez hikmet, adalet olduğu için sabır ve tevekkül ilacıdır.

Birde bir mümminden, müslümandan, inanmıştan geliyor ise sonu gaflet, ahvali zillet üzre bir imtihandır çileye muhatap her iki taraf için zulmet

Müslümana karşı şayet bir zulüm, çile, ızdırap çektirme bir müslümana nasip oluyorsa ve bir Müslüman bu mihvalde bir zulüm kendisine reva görülüp nasip oluyor ise kıldan ince kılıçtan keskin bir imtihanın içerisindedir her iki tarafta.

Hele birde dünyevi hayatı, uhrevi hayatın tarlası bilipde, dünyalık için bırakın bir Müslümanın hakkını yemeyi, müslümana zulmetmeyi, bir gayri müslimin hakkından ve mazlumluğundan bile hesaba çekilecek bir Müslümanın uhrevi çok ağır imtihanı söz konusudur eyvahh

Hani Hüsrev Hatemi hocanın deyişi ile “Güçlüydü günahlar, güçlüydü Peygamberler…

Rabbim, biz ne kadar da güçsüz kaldık…

Veliler ızdırapların çocuklarıydı,

biz ızdıraptan da,

zevkten de

senden de

öksüz kaldık…”

Evet biz Müslümanlara karşı günah işleyenler belki güçlüydüler, belki mütegalipdiler, belki mağrurdular lakin onların karşısında güçlüydü peygamberler, haklıydı müminler ve ızdırabın çocukları hep galiptiler.

Dökülen kanlarının da, ezilen başlarınında, akan gözyaşlarının da, inim ininim inleten ızdıraplarının da hep bir anlamı ve uhrevi karşılığı vardı biz müslümanlar maalesef ki hepsinden öksüz kaldık.

Üstad Akif aslında ta öteden serzenmiş belki kendi döneminin inkilabına belkide milletinin istikbalindeki ahvaline

“Gezerken tavr-ı istila alıp meydanda bin münker,

Şu milyonlarca iman nehye kalkışsam demez, ürker!

Ömürlerdir bir alçak zulme miskin inkıyad ından,

Silinmiş emr-i bil-ma’rufun artık ismi yadından.

Haya sıyrılmış, inmiş: öyle yüzsüzlük ki her yerde

Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde!

Vefa. yok, ahde hürmet hiç, emanet lafz-ı bi-medlul;

Yalan raic, hıya'net mültezem her yerde, hak meçhul.

Yürekler merhametsiz, duygular süfli, emeller har;

Nazarlardan taşan ma'na ibadullahı istihkaar.

Beyinler ürperir, ya Rab, ne korkunç inkılab olmuş:

Ne din kalmış, ne iman, din harab, iman türab olmuş!

Mefahir kaynasın gitsin de, vicdanlar keşlisin lal

Bu izmihlal-i ahlaki yürürken, durmaz istiklal!”

Dün küffar için verilen İstiklal ve İstikbal mücadelesinin her iki tarafı bu gün maalesef ki Müslümanlar.!

Kazananıda,kaybedenide na hazindir ki Müslümanlar.!

Ağlayanıda,ağlatanıda ne gariptir ki Müslümanlar.!

Kanla revan kalanıda, koyanıda Müslümanlar.!

Dünya için Ölenide, öldürenide ,zulmü reva görenide, çekenide Müslümanlar.!

"Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!

Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;

Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,"

Evet, Üstad çok haklısın biz müslümanlar için serzenişinde hepimiz için sonun da bu gidişle bu vebal etrafında ne rütbe kalcak ne de mal.

Hadi çalın, çırpın, futursuzca yiyin yetim hakkını,garibin gurabanın nafakasını

Durmayın sakın! Birbirinizi ganbazlayın,iftira ve yafta ile paralayın,acımayın sakın yiyin birbirinizi boğazlayın.

Zevke ve sefaahate dalın, zulüm ve zalimlikte yarışın.!

Haruna karşı Karun ,Musaya karşı Firavun , İbrahime karşı Nemrut, Bilale karşı Ümeyye bin Halef olun,

Hadi ha gayret ey müslümanlar.!

Mazlum,garip,çaresiz,kimsesiz,güçsüz, müslümanlar. ! çileye,ızdıraba,kana,gözyaşına çok hasret kaldılar.!

Bu mükafatlarının,sabır ve tevekküllerin karşılığı olan zulmün mihmandarı buyrun siz olun.!

Asrın ebu cehilleri, ebu lehepleri, ebu sufyanları çil çil müslümanlar üzerine üşüşürken buyrun onlarında mihmandarı siz olun.!

Evet Müslümanın gözyaşlarına,ölümüne,ızdırap ve çilesine,ahına,vebaline,korku ve endişesine sebep biz müslümanlara cevap

Nitekim, vesselam yine Üstad’dan

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:

Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Cenabı ALLAH' tan Müslüman olarak, müslümanlara bedel ödetecek hiç bir dünyalığı bizilere nasip etmemesi dileklerimle...

Lûgat, bir isim ver bana halimden;

Herkesin bildiği dilden bir isim!

Eski esvaplarım, tutun elimden;

Aynalar, söyleyin bana, ben kimim? veya Müslümanmıyım.?

selam-saygı-dua