DADAŞ’IN GURUR GÜNÜ, 23 TEMMUZ ERZURUM KONGRESİ

Zorlu kışı ve dadaşları ile tanınan Erzurum’un en önemli özelliği şüphesiz “milli refleks’ in ve milli heyecanın en yoğun hissedildiği şehir olmasıdır.

Anadolu’nun kilidi konumunda olan Erzurum, stratejik önemi dolayısıyla defalarca istilaya uğramış, yaşadığı çile ve ıstıraplar neticesinde, devletin, vatanın, bayrağın, bağımsızlığın ve hürriyetin önemini genetik kodlarına yazmıştır.

İşte bu özelliğinden dolayı Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Erzurum’u tarif ederken “İstanbul’da ahaliyi, Erzurum’da milleti görürsünüz” demiştir.

Erzurumlu dadaşlar, yüz yıllardır “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyerek bu söylemlerini tarihin değişik dönemlerinde dünyaya göstermişlerdir.

Erzurumlunun bu azim ve kararlılığı, Aziziye Tabyaların da ve

Milli Mücadele yıllarında zirveye taşınmıştır.

30 ekim 1918 yılında imzalanan Mondros Mütarekesi’yle Erzurum ve Anadolu’nun bir bölümünün Ermenilere verilmesi gündeme gelince, Erzurum ayağa kalkmış, “Vilayeti Şarkiye Ermenistan olamaz” diye haykırmış, İstanbul’daki Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-i Milli Cemiyeti’nin Erzurum Şubesi’ni kurarak, Milli Mücadele’de, biz de varız demiştir.

İşte bu dönemde Erzurum’un şirin ilçesi Oltu’da buna benzer bir milli direnç oluşmuş, kurulan “Oltu İslâm Komitesi” bağımsızlık yolunda atılan ilk adımlardan olmuş ve bu fikir 13 ay yaşayacak olan “Oltu Şura Hükümeti” ne dönüşmüştür.

15 Mayıs 1919 yılında Yunanlıların, İzmir’i işgal etmeleri üzerine, 16 Mayıs 1919’da Erzurum’da büyük bir mitingin düzenlenmesi ve yapılan protestoların padişaha, hükümete, yabancı devletlerin temsilciliklerine gönderilmesi Erzurum insanının bu sorumluluk duygusunu açıkça sergilemektedir.

Dünyadan silinmek istenen bir milletin, var olma, yok olma mücadelesindeki en kararlı başkaldırışının, Erzurum’dan yükselmesi elbette ki Erzurum insanının kanında dolaşan isyan ve bağımsızlık ruhu ile ilgilidir.

İşte bu özellik 17 Haziran 1919’da yapılan Erzurum Vilayet Kongresi ile kendini daha net göstermiştir.

Göçü önlemek, ilmi, iktisadi ve dini bakımdan teşkilatlanmak, Osmanlı’dan ayrılmamak, saldırıya karşı doğu illerinin her köşesini savunmada birleşmek ve son nefer kalana kadar mücadele etmek, milli şuurun uyanması ve yaygınlaşması için eğitim kurumlarının sayısını artırmak gibi önemli kararların alındığı bu kongre, Millî Mücadele tarihinde Erzurum’un ilk önce kendini teşkilatlandırıp daha sonra çevresindeki illeri etkileyerek, ileride yapılacak olan mücadeleye zemin hazırlaması açısından oldukça önemlidir.

Milli Mücadele Harekâtını başlatmak için 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a gelen Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, karşısında bu işe inanmış, ön hazırlığını yapmış, teşkilatlanmış bir yapıyı görmesi, Milli Mücadele meşâlesinin yakılmasında çok etkin olmuştur.

Dadaşların bu vatan aşkı, Erzurumlu Müştak Sıtkı Dursunoğlu’nun yazdığı ve o karanlık dönemlerde Erzurumluların Milli Marş olarak okudukları “Tarihler ağlar vatan yanarken/Eller öz vatanda nara atarken/Ufukta ümidin nuru batarken/İlk sesi haykıran yüce Erzurum/Vatanı kurtaran yüce Erzurum/Ümitsizlikleri kıran Erzurum” mısralarını haklı kılmıştır

104 yıl önce 23 Temmuz Erzurum Kongresi’ne ev sahipliği yapan Erzurum, “Biz ezelden beridir hür yaşadık, hür yaşarız, hangi çılgın bize zincir vuracakmış şaşarız” mesajını tüm dünyaya haykırmıştır.

Milli sınırlar içinde ülkenin bir bütün olduğunu ve asla parçalanamayacağını, manda ve himayenin kabul edilmeyeceğini, Kuvayı Milliye’yi amil, Millî iradeyi hakim kılmak gerektiğinin karara bağlandığı bu kongrenin Türk milletinin bağımsızlık yolunda attığı ilk adım olması ve mazlum milletler için bir örnek teşkil etmesi büyük anlam ifade etmektedir.

Dünya, Mustafa Kemal Paşa’nın “Tarih bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir” sözüne tanıklık etmiş, cumhuriyete giden yol 23 Temmuz Erzurum Kongresi’nden yani Erzurum’dan geçmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Erzurum’un tarihi mirası içerisinde önemli bir yeri bulunan bu kongrenin içerdiği fonksiyon ve sağladığı başarı ne yazık ki günümüzde yeteri kadar anlatılmamakta ve Erzurum, kendini ön planda tutacak olan bu avantajını yeteri kadar duyuramamaktadır.

Uzun yıllardan beri sıradan kutlamalarla geçiştirilen 23 Temmuz Erzurum Kongresi kutlamalarının daha kapsamlı yapılması ve uluslararası boyuta taşınması gelecek hedeflerimizin içerisinde olmalıdır.

Kongre binasının yenilenmesi ile birlikte başlayan sahiplenmenin, gelecek yıllarda yapılacak olan kutlamalara ivme kazandırmasını arzularken başta, Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, bize hür ve müstakil bir ülke bırakan ecdadımızı rahmetle anıyor, 23 Temmuz ruhunun yaşaması ve yaşatılması konusundaki en büyük sorumluluğun Erzurumlulara düştüğünü hatırlatıyorum.