Devletin bilmeyip de Cübbeli’nin bildiği ne ola ki!

Bunu söylemek her ne kadar yüreğime saplanan bir hançer gibi olsa da ne yazık ki hakikat…

Bu ülkede artık kimin tutuklanıp kimin serbest bırakılmasına, kimin kaç yıl ceza alması gerektiğine kimin beraat etmesine mahkemeler yerine değil mi ki sosyal medya karar veriyor!

Dolayısıyla bu ülkede hangi tarikat ve cemaatin silahlı örgüte dönüştüğüne hangi tarikat veya cemaatin ülkenin milli bütünlüğüne tehlike arzettiğine de gayet tabiidir ki yargı yerine bir başka cemaat ve tarikat lideri karar verecektir!

Medya yargısı” ya da “sokağın adaleti” dedikleri bu olsa gerek…

Bu devletin, ülkede hangi tarikat ya da cemaatin faaliyetlerinden haberi olmuyor, ama kendisi de bir tarikat ve cemaat olan biri çıkıp “Selefiler listesi” yayımlıyor!

Yani en kısa zamanda devletin derdest ederek hapislere tıkayacağı adamların isim listesi…

Adalet Bakanı bu işe bozuluyor, ama nafile hiç bozulmasın, vakıa tam da bu…

Cübbeli canlı yayında “en az elli silahlı tarikatın ismini verebilirim” dediğinde, esasında bu ülkenin MİT’i, emniyet ve jandarma istihbaratı çökmüştü.

Tıpkı FETÖ meselesinde olduğu gibi devletin tüm kurumları kulaklarının üstüne yatmış, büyüyen tehlikeyi görememiş hatta devlet eliyle o tehlikenin silahlı güce dönüşmesine göz yummuştu!

Cübbeli, devleti uçurumun ağzından alıyor da haberimiz yok!

Bunca badireye, bunca felakete ve 15 Temmuz gibi kanlı kalkışmaya rağmen devlet hala burnunun dibinde filizlenen ve sonunda ağaca dönüşen terör örgütlerini göremediyse ve bunu bize Cübbeli söylediyse, inanınız ki ortada facia durumunda bir tablo var ve ülke olarak acınacak haldeyiz.

Şahsen bendeniz böyle olduğuna inanmıyorum.

Bu devlet ki bir gazetecinin dandikten bir meseleden ötürü ifadesine başvurmak için (sırf o gün o gazetecinin telefonu yarım gün kapalı diye) kızılca kıyamet koparıp başka soyadı taşıyan kızını arayıp bulup “babanız nerede ifadeye gelmesi lazım” diyorsa, kimse kusura bakmasın bu ülkede Cübbeli’nin dediği gibi silahlı tarikatlar varsa devlet ya yol veriyor demektir ya da hakikaten ortada bir devlet yoktur…

FETÖ öncesinde de benzer durum vardı.

Bu ülkenin vatanperverleri muhtemel tehlikeye işaret ettiğinde siyaset ve devlet mekanizması anında yaylım ateşe geçerek, “Sizler Allah düşmanı, din düşmanlarısınız böyle olmasanız Hocaefendi gibi bir zata dil uzatmazsınız” diyorlardı!

Şimdi belki aynı ifadeleri kullanmıyorlar, ama bu kez de birileri ısrarla üç maymunu oynuyor.

Cübbeli “en az ellisinin ismini veririm” dedi.

Hakikaten ağlanacak bir durum.

Savcılık makamı, “Kim bunlar?” diye sormak için Cübbeli’yi davet etti, O da “müsait olduğum ilk fırsatta bir ara uğrayacağım” mealinde bir cevap verdi!

Sosyal medyanın tavrına göre hüküm biçen bir adalet düzeninde bırakın da Cübbeli de kafasına göre takılsın…

En az dört yıldan beri haykırıp duruyoruz:

FETÖ’den boşalan alanı başka cemaat ve tarikatlar dolduruyor, üstelik bunların büyük bir bölümü Taliban kafasında.

Bu sesimize kulak veren olmadığı gibi çoğu zaman sahte hesaplar üzerinden bizi kafir ve müşrik ilan ettiler.

Hakikaten çok merak ediyorum, bir tarikat ve cemaat lideri olan Cübbeli, silahlı tarikat ve cemaatlerin isim listesini savcılığa verecek mi?

En vahim olanı da o savcılık, “Vay anasını muhterem hocam, siz bunları iyi ki bize söylediniz biz devlet olarak bunların bir tekinden dahi haberimiz yoktu” mu diyecek?

Bazı siyasetçiler mütemadiyen “ülkenin beka meselesi” diyor ya…

Zahir ülkenin beka meselesi bundan böyle Cübbeli’nin iki dudağı arasında artık!

Listeyi verirse ülke selamete çıkar, listeyi vermezse ülkenin bekası tehdit altında!

Pekii bu ülkenin polisi, jandarması ve MİT’i nerede?

Onu da Cübbeliye sormalısınız!

Adam artık bir hüccet!

Bu devlet bugünleri de mi görecekti diyorsunuz ya, yanılıyorsunuz. Bu devlet, geçmişte FETÖ’yü gördü ve o vakitler Cübbeli gibi bir bilirkişi de yoktu üstelik!

Sorarsanız eğer…

Benim gördüğüm, bu ülkenin polisi, ifadesi alınması gereken ama yarım gün telefonu kapalı olan gazetecinin evli kızını bulup “Babanız nerede, derhal karakola gelsin” demekle meşgul!

Nasılsa silahlı tarikat ve cemaatler meselesi Cübbeli’ye havale edildiği için polisin yapacak daha mühim bir işi yok!

Olay tam bir komedya…

Haydi diyelim ki, Cübbeli ifadeye gitti ve tam da dediği gibi “elli silahlı tarikat”ın ismini verdi, savcılık da bu liste üzerine baskınlar yaptı ve Cübbeli’yi haklı çıkaran bir fotoğrafla karşı karşıya kaldı.

Olmaz ya…

Tut ki bu oldu.

Sizce bu devletin hali nice olur o zaman?