Dikkat 'nema'tör var!

İtiraf edeyim. Ne zaman yazı için bilgisayarımın başına geçsem, siyasetten başka bir şey yazmak pek içimden gelmiyor. Başka bir türde yazı yazıyor olsam dahi yine işin sonuna siyaseti sokmadan, kıyısına, köşesine politika bulaştırmadan edemiyorum. Ne bileyim, siyaset ruhumuza işlemiş herhalde, ondandır. Belki de okur siyaset kokan yazıları seviyor, ondan olabilir. İşte bu, onlardan biri.
Şimdi önümüzde Mahalli İdareler Genel seçimi var. Daha aylar kalmasına rağmen, bugün bile bu konuda yazılan yazılar, ortaya atılan iddialar, kahvehane köşelerinde yapılan dedikodular, ilgi odağıdır. İki kişinin biraraya geldiğinde mevzu konusu olan seçimler ile ilgili bugün bahsedeceğim husus, anketler ile ilgili. Hele de genel seçimleri küsüratları ile bilen büyük anket şirketlerinden olsa gerek, kamuoyu yoklamalarını cazibe merkezi haline getirdi. İster istemez bir 'huri'yi andıran bu cazibeden en çok da seçilmeyi hedefleyen milletvekili ve belediye başkan adayları etkileniyor. Sadece adaylar mı? Elbette ki hayır! Yeniden oturdukları koltuklara oturmayı hedefleyen milletvekilleri ve belediye başkanları da, bu cazibeye kapılanlardır. İşte bu sıralar anketler, en çok da yaklaşan mahallli idareler genel seçimi için mevcut belediye başkanlarını, önemli ölçüde ilgilendiriyor. Hem de 'iş proğramları'ndan bile çok!
Kabul etmek lazım. Nasıl aşık olduğun bir kıza romantik davranır ve süslü laflar edip onu etkilersen, belediye başkanlarını da bu anketler öylesine etkiliyor. Empati yapmayı severim. Ben de bir ilçenin belediye başkanı olsam, her zaman böyle bir anketle moral bulurum. 'Anketten birinci çıkmışsın' denildiğinde daha da şevke geleceğim açık. Bunu farkeden uyanıklar, muhtemeldir ki anket kozunu kullanmak isteyecekler ve seçime kadar bu işten nemalanmak isteyeceklerdir. Duyumlarım, bundan sonra 'nematör anketör'lerin, süslü kelimelerden oluşan şirketleri marifetiyle, şehirde konuşlanacağı ve ''Gelsin paracıklar'' diye ellerini ovuşturmaya başlayacakları yönündedir!
Ancak, asıl tehlike de zaten , bu işte 'alan razı, veren razı' durumunun olacak olmasıdır!
Herşeyden önce ben bunu da bilir buna da inanırım. Bir belediye başkanının yapılan bir anketten birinci çıkması, o belediye başkanının yeniden aday gösterileceği anlamını çı-kar-maz!Belediye başkanlığı koltuğunu isteyen başkan, 'anketten değil, Genel başkanının cebinden çıkmayı' başarmalıdır!..
Yanlış hatırlamıyorsam gçmişte Ebubekir Üstün Gülakar da, İsmail Hakkı Asiltürk de, Lütfü Koç da, Cenap Köksal Birdal da, Vahdettin Yaylalı da Dursun Şahin de, arasıra yapılan anketlerde ''en başarılı ilçe başkanı'' olarak bazı anketlerde birinci olmuşlar ama, 'sondan birinci' olduklarını, yerlerine başka isimler getirilince anlamışlardı!
Hatta Mahmut Uykusuz ve Kamil Aydın da bu şehirde anketlerde ki 'birincilikleri ile kalan' ünlü isimlerdendir! Hoş bugün ne Fatih Cengiz, ne Orhan Bulutlar ne de Ali Korkut, anketten aday edilip başımıza getirilmiş değillerdir!
Aynı şekilde isimlerin aday edilmeleri 'anketle' değil, 'antetli kağıt'la olur!
Mensup olduğu 'partisinin milletvekiliyle iyi geçinmek' bile anketten birinci çıkmaktan daha evladır! Gizli servislerin konu edildiği bir kitapta okumuştum. Napolyon der ki: Benim 5 bin kişilik ordum olsun, hiç önemli değil. 10 bin kişilik düşman ordusunun içinde bir ajanım olsun yeter! Bir tane vekilin senin yanında olması bile seni birinci çıkartan anketten iyi oğlu iyidir!
Hele de iktidar partisinde bu işlerin anketle, manketle olmadığını herkesin bildiği bir ortamda şu cümlemin lütfen altını iyice çiziyorum ve iki defa peş peşe okuyun diye de salık veriyorum:
Saflık edip kendisini anketlerde birinci yaptırmak, uyanıklara para kaptırmaktan ve kendini kandırmaktan başka bir şey değildir!
Hala anlamadınız mı? Ahmet Küçükler'i anketlerde 'küçük' ve de 'düşük' göstermek, seçimlerden sonra bunu yapanları milletin önünde 'küçük ve düşük göstermekten' başka ne işe yaradı ki!