Evet, gerçeği söylemek gerekirse hücumu seven bir hocaya sahip olan Erzurum takımı hücumcu bir özelliğe kavuşan bir takım oldu.. Balıkesir maçında da ilk yarım saat itibariyle sürekli hücumu düşünen ve gole yakın taraf Erzurum göründü. Her ne kadar sol taraftan ataklarını geliştiren, sağ taraftan tırıt bir görüntü içerisinde olsa dahi ilk yarı itibariyle şöyle adam akıllı bir pozisyon buldu mu, hayır! Hücum görüntüsünün aslında bir göz boyamadan ibaret olduğunu ancak maçın sonlarında anlayabildik! İlk yarı bittiğinde ev sahibiymiş gibi hücum oynayan ve rakibi daha önde karşılayan bir oyun anlayışına rağmen pozisyon bulamıyorsan eğer, ortada bir sorun var demektir. Koca Erzurum dün yine bir tek Erhan’ın umuduna kalmıştı ve zaten yine yaparsa ancak golü Erhan yapardı. Bir de Burhan. Ama o da bir yere kadar! Gökhan Karadeniz desen ne Karadenizi, bizim Pasinler’in Malakan çayı gibiydi! Kaleye sırtı dönük bir Nobre’den belli ki bir şey olmayacaktı ve zaten hocası da onu ikinci yarıda oyun dışı bıraktı. Ankaragücü karşısında oynayan onbirde sadece bir değişiklik ile Balıkesir maçına çıkan Erzurum’da yeni transfer Metin’in varlığını çok fark etmedim ama sarı kart cezalısı Taylan’ı ne yalan söyleyeyim, aradım ben! Bu kadar çok atak olmasına rağmen bırak golü, pozisyonu bile bulamıyorsan demek ki hücum futbolun bir anlamı yok. İnsanın en çok şaşaşı geleni de rakibin böyle hücum oynayan bir takım karşısında kaleye ilk çektiği şutta golü bulması! Gol atmakta zorlanan Erzurum takımının bu kadar rahat gol yemesi kabul edilebilir bir şey olmaması lazım!
***
Biraz da skor avantajından olsa gerek Balıkesir takımı ikinci yarı bambaşka bir havaya büründü. Bir golün bir takıma ne kadar güven getirdiğine bir kere daha şahit olduk. İnanıyorum ki o ilk gol Erzurum’dan gelseydi bu Balıkesir’in sahadan farklı mağlup ayrılması içten bile olmayacaktı. Bu Balıkesir kesinlikle yenilmeyecek bir takım değildi zira. Onca arı vızıldasın dursun ki, bal vermedikten sonra ne yapayım o kovanı! Erzurum takımında dün Ankaragücü maçına oranla inanılmaz bir düşüş gördüm. Bir de giren oyuncuların çıkan oyuncuları aratmasını! Hiç mi giren bir oyuncu katkı sağlamaz, skor ne olursa olsun! Abdulkadir, Selim, Allah kerim! Özellikle ikinci yarıda oyun kurmakta zorlanan, taç bile atamayan, adam geçemeyen, oyunu kanatlara yayamayan bir Erzurumspor takımını seyredince o toplanmış 25 puana şükredesi geliyor insanın! Erzurum’un gördüğüm kadarıyla zengin bir kulübesi de yok ve büyük bir ihtimalle de mevcut kadro ile lige abanılacak! Lokman’ın kulübede tutulması bana göre lükstü! Niye oyunda değildi, Mehmet hocanın bir açıklaması olmalı! Bekamenga nasıl bir oyuncu sorusuna ayağına doğru dürüst bir top değmedi ki cevap vereyim? İç saha maçlarında iş yapar sanırım. Ama deplasmanda, hele de böle savunmada dikkatli ve gösterişsiz sade futbol oynayan oyuncular arasında ne yapar, muamma! Hem fiziksel hem psikolojik olarak ağır görüntüsü çizdi. Şimdi ‘’Erzurum’un başta santrafor ihtiyacı var, açıkça belli’’ diyesim geliyor ama Bekamenga’ya mı ayıp ederim, yönetime mi, bilemiyorum? Belediye bonca işi arasında bize hem de 1. ligde bir takım bahşetmiş, kabalık da etmek istemiyorum! Ama bildiğim bir şey var ki tamam, Erzurum ne eder eder seyircisinin de desteği ile iç saha maçlarını belki kayıpsız atlatır ama bu gol ve pozisyon sorunu karşısında play-off’u zorlar mı, beklemekten başka çaremiz yok. Tamam, son 6 haftadır yenilmeyen bir takımımız var ama iki haftadır galip gelemeyen bir takımımız bunu alışkanlık haline gelebilir, ez cümle tedbirli olmak lazım. Biz Mehmet hocadan sadece hücumcu bir takım değil, o hücumlar karşısında golü de bulan takım istiyor ve bekliyoruz. Dili varsa dilceği de olmalı!
--