İnsanlarla bir konu üzerinde artık tartışmanın, münakaşa etmenin zamanı geçti! Bir noktadan sonra havanda su dövülüyor! Tuz dövecektik; tuz kokmuş!
Bilgi her zaman, başka bir bilginin, düşüncenin sunduğu kıyastan, delillerden, akılcılıktan yola çıkılan tartışmalardan, münazaralardan yanadır! Bu tür münakaşa ve münazaralar yerlerini nakilciliğe bırakarak; düşünceye, fikre, bilgi ve akılcı milli durum değerlendirmelerine set çekti!
Milli kelimesi bizde artık bir şey anlatmıyor! Tüyleri yolundu, içi boşaltıldı!
Bilgi, durum, gidişat ve akıl; siyasi otoriteye endeksli olarak idraklerde rakkas oldu! Oryantalizm meslek oldu; büyük şilt yapan gripler gibi sepici!
Değerlendirme denen teori ve hipotezden; ispatlanmadan hüküm çıktı; hüküm avamın totemi oldu!
Avam hükmün avukatı(!)
Delil artık yok; ona ihtiyaç duyan beyin de yok çünkü!
Bilgi, kaynak ve hatta İlahi emirler; gürültüler arasında tefrikalarla boğuşurken akademi yeniden vahiy peşine düştü!
Bekliyorlar!
Kuran diyorsunuz, bir ayeti kelimeyle Kuran böyle buyuruyor diyorsunuz, avam duymuyor, bir kulun kendine ait bir sözüne iman etmiş; sadece ona inanıyor! Gözleri kapalı, kulak duymuyor!
Doğru hiç bu kadar eğilmemişti!
Bilgi hiç bu kadar zafiyete düşmemişti!
Realite hiç bu kadar hakaret görmemişti!
Düşünce bu kadar saklanmamıştı!
Ve oryantalizm bu kadar piyasada olmamıştı!
Ve akıl bu kadar dinlenmemişti.
Ne değişti ki; bu kadar insan değişti? DNA mı değişti? Domatese DNA nakli gibi insanımıza da algı operasyonlarıyla nasıl genler eklendi?
Bu bir sağanak!
Bu sağanağın ustası ehil!
Cahiliye döneminde helvasını put şeklinde yapıp acıkınca yiyen putperestler şimdi putlarını yalanlardan yapıyor ve tapıyorlar!
Totemleri baloncuklar!
Değerlendirme yapı malzemeleri vıcık vıcık adi naylondan imal!
Çözümleri ise beklemek, sadece beklemek, tavsiyeleri ise gene beklemek!
Bir gün çok eski bir zaman, on bin gün, bugün gibi! On bin gün önceyle bugünün vaadi ve sözü zıt kutuplardaki zirveler!
İki zirve yalanın; iki ucu da kutsanmış milyonlarca avam tarafından!
İki zirve zıt kutuptaki söz aynı ağızdan; milyonların totemi bir ağız!
Bu durumlar ancak dördüncü dünya vatandaşlığı ile anlatılabilir!
Her durumu kabul edip, methiye dizmek ve çilesine katlanmak!
İstenen buydu; gelmemizi istedikleri buydu, belki biliyorlardı, belki geç öğrendiler; ama çözdüler insanımızı toplum mühendisleri!
Sosyal bilimciler, psikologlar, bizden olmayan realist kalemler bizi bir gün yazacaklardır! Muhtemelen hayatta olmayacağız; bizden sonraki bizimkiler gene okumayacaklarına veya okutulmayacaklarına göre; gene bizim hakkımızda yazılanları bizden olmayanlar okuyacaklar!
Ve emperyalizm ağlarını üçüncü dünya ülkelerinden sonra ikinci dünya ülkelerine uygulamaya başlamış olacak!
Sonra birbirlerine düşecekler!
Zihniyetini sert şamarlarla yitirenler ise; tefrikaya başkasına ait topraklarda mülteci ve kederli devam edecekler!
Hatta şamarın ensesine nereden geldiğiyle değil de elin ne kadar kutsal olduğuyla mutlu olacak!