Put dilimize Farsçadan geçmiş bir kelimedir. Arapça putun karşılığı sanemdir. Kur’an, Arap toplumunun puta tapıcılığını şiddetle eleştirmiştir.

Benim burada ele alacağım konu 1561-1626 yılları arasında yaşamış İngilizlerin ilk büyük filozofu Francis Bacon’un dört putunu konu edinmektir. Onun “Bilgi kuvvettir” sözü İngiliz düşünce dünyasına etki etmiş, siyaset bu anlayışı değerli bulmuştur. Bu tarihten sonra İngilizler dünya siyasetinde, düşünce ve bilim dünyasında etkin olmaya başlamışlardır.

Bacon’a göre gerçek bilim Aristoteles geleneğine bağlı olarak değil, gerçek olanın yani somut olanın araştırılmasıyla kurulmalıdır.

Gerçek bilime gidebilmemiz için de öncelikle bizden öncekilerin önümüze koydukları ve önümüzde duran, ayak bağı olan kendi putlarımızı fark etmemiz ve onları ortadan kaldırmamızdır. O, bu putlara idola diyor.

Bilimin amacı doğayı öğrenerek, ona baş eğerek doğayı değiştirmektir.

Bunun için öncelikle insanın kendi oluşturduğu önyargılarını zihninden atmalıdır.

Bacon’a göre putların birincisi oymak, kabile putudur. İnsanlık ortak yanılgı içerisinde olabilir. İnsan zihni karmaşığı basit, basiti karmaşık görme yanlışına düşebilir. Dış dünyayı kendi ölçülerimize göre anlamada eğilimlerimiz, ön yargılarınız, kendi özelliklerimiz en etkin rol oynar. Bunun sonucu kendi ölçülerimize göre anlama eğilimiz ağır basar. Gerçek sadece bizim gerçeğimizmiş gibi yansıtırız.

İkincisi mağara putudur. Bu put insanın yapısından gelen ve tek tek araştırıcılarda bulunan kişisel yapımız, eğitimimiz, bulunduğumuz ortam, sahip olduğumuz ayrıştırma, benzetme anlayışlarımızdır.

Üçüncüsü çarşı, pazar putudur. Dil yoluyla, sözcüklerin gerçek olmadığı halde gerçekliğine kulak kabartarak, sözün düşünceyi etkilemesiyle oluşan yanılgılardır. Dünya öküzün boynuzu arasındadır, dünya sonsuza dek düzdür, gök onun üzerindedir gibi bilgilerin gerçekliğine inanma. İdeoloji, siyaset adına laf cambazlarının sözcükleri de bu türdendir. Son yüz yılda dünya ideolojiler savaşında sözcükler adına sonuna “izm”ler eklenerek nice genç kuşaklar özellikle Çin, Vietnam, Afrika, Avrupa, Ön Amerika ve Arap ülkelerinde yok edildi.

Dördüncüsü tiyatro putudur. Bu put filozofa, bilim insanına, üstat gibi adlandırılan kısacası yetkiyi elinde bulunduran her türden insana körü körüne, peşin hükümle teslim olmaktır. Otoritelere aşırı saygı sonuçta bizi yanlışa düşürecektir. İnsan hem putunu yapan hem de putunu yıkan olduğu için bu çelişkisini görmesi ne kadar zor.

Putumuzu yıkmadan başkasının putuna saldırmak ne ahmakça düşünce ve ne kötü bir fiildir.

Hepimiz Hz. İbrahim’in küçük sanemleri, putları yıkarak büyük putun boynuna baltayı astığı gibi bizde onun gibi olabiliriz. Ancak bu tehlikeli bir yolculuktur. Başta nefsimizin sonra nemrutların, firavunların, şeyhlerin, üstatların, siyasi ve bilim otoritelerinin gazabı bizi çarpmasın!

Ellerimizle yaptığımız, zihnimizle oluşturduğumuz bu putlardan kurtaracak güç yine dönüp kendimize bakarak kendimize inanmamız, kendimize güvenmemizdir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Hakan Bayramoğlu 2017-09-08 06:25:51

Yazınızda belirttiğiniz çarşı putu, yani dilimizdeki putlar.
Anlamı muğlak, sınırları belirsiz, içi boş, veya uydurulmuş kavramlar sıklıkla kullanılmakta. Nefret dilini besliyor bu putlar. Mahalle olamıyoruz, şehir olamıyor millet olamıyoruz. Çarşı putları yıkılmazsa bu putlar yıkılmamızı seyredecek.
Kavramsal felaketler kapıda. Anlamı ve sınırları hakkında toolumsal mutabakata varılmayan kavramlar, ki bunlar medya ve propagamda yoluyla milletin diline alıştırılıyor. Bakıyoruz, bu kavramların yarattığı bakışla, somut bilgiler olmaksızın insanlar hakkında kararlar hükümler veriliyor. Deprem felaketinin yaraları sarılabilirken kavramsal felaket ile bölünme tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Çözüm belirtmişsiniz.
İnsan hem putunu yapan hem de putunu yıkan olduğu için bu çelişkisini görmesi ne kadar zor.
Putumuzu yıkmadan başkasının putuna saldırmak ne ahmakça düşünce ve ne kötü bir fiildir.