Theodor Herzl, Siyonizm’in ve İsrail Devleti’nin kurucusu.
Müthiş bir dava ve mücadele adamı!
1904 yılında ölmüş.
İsrail devleti 1948 yılında kurulmuş.
“Dünya Yahudileri birleşiniz” demiş!
Rüyasının sonunu görememiş ama ölürken rüyasının sonundan emin olarak ölmüş!
Bir İsrail ileri geleni Theodor Herzl’e “Boşuna uğraşıyorsunuz, Kuran’da sizin devlet kuramayacağınız bildiriliyor, deyince;
“Hele Kuran’ın söylediği Müslümanlar gelsin, o zaman düşünürüz” demiş!
Kuran’ın söylediği Müslümanlar Ashab-ı Kiram’dan sonra elbette gene gelmişlerdir. Ama siyaset, taktik, bilgi, nefis ve fitne konularında başarılı olamadıkları için egemen olamamış, büyük bir çoğunlukla emperyalist güçlerin kontrolü sağlamalarına fırsat vermişlerdir.
Bu hastalık hala daha sürmektedir.
Belki de halimizi Theodor Herzl bir cümleyle anlatmaktadır.
Görüntü korkunçtur; cübbe sarık üzerinde, elinde öldürücü silahlar!
Birbirlerini tutmayan İslam âlimlerinin fetvaları!
Herkes bir şah olmak peşinde!
İslam’ı yorumlayan yabancıların kontrolünde onlarca cemaat bu ülke için endişe etmemeyi, siyasete girmemeği, hâkim olmamayı, kendilerine itaat etmeği öğretiyor.
Ve ne acıdır ki; gene emperyalist ülkelerin kurdukları ve destekledikleri terör örgütü bir başka aynı devletlerin kurdukları başka örgütlerle savaş halindeler.
Burada galip yok!
Hedef kendilerinin hedefi değil!
Savaşan, ölen ve öldüren ise kendileri!
Bu savaşın bizim savaşımız olmadığını anladıkları gün ipler kendi ellerinde olmayacak. Terbiyecileri ve kontrolleri başka ellerde olacak!
Ekonomileri, paraları, istikballeri sadece şahsi olabilecek!
Türkiye için durum daha farklı değil!
73 fırkadan bir yetmiş üç fırka daha çıkar mı bilemem, ama gidiş o yönde!
İsrailoğulları din ve ırkından tek millet çıkarmış.
Biz bin yılda aynı topraklarda tek dinden bir millet çıkaramamışız.
Bütün Yahudilerin davası ve stratejisi bir olmuş; olmak da zorunda!
Bizim Türkçülük davamız bağımsızlığı, yabancı güçlerden korunmayı, emir almayı men ettiği için garip, sahipsiz, yalnız!
İslam dini, Hristiyan ve Yahudilerle stratejik ortaklığı, onlardan veli seçmeği, emir almayı men etmiş!
Türk –İslam Ülküsü burada ne kadar da örtüşüyor!
Ülkü denince etleri bu yüzden diken diken olanlar; kalabalıklar!
Kalabalıkların ruhu anlık heyecanlarla ve hedefleri olmadan yönlendirilmekle sükun buluyor!
Kişisel büyümelerden başka hedefler tutmuyor!
Türkçülük davasını sadece kuru bir kan ve kavmiyetçilik görenlerin fikirleri kendi fikirleri değil!
Sultan Abdulhamid Han, Osmanlı’dan emperyalist ülkelere taviz vermedi; tam otuz üç yıl direndi.  
Theodor Herzl, Abdulhamid Han’ı defalarca ziyaret etti; hiçbir taviz (toprak) koparamadı!
Türk tarihi sahnesine çıkan ve tam bağımsızlıktan başka bir yol tanımayan, kabul etmeyen Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.
Tarih sahnesi bir kahraman Türk gördü! Türk’ün müthiş gücünü gördü!
Başka planlar bozulmuş, Türk egemen olmuş oldu!
Atatürk’ü sevmeyenler bunun için sevmiyorlar, sevemiyorlar!
Türk’ün şehirlere, kasabalara, köylere koydukları isimler değiştiriliyor! İsimleri değiştirenler daha çok Ermeni isimlerini tercih ediyorlar; bunun üzerinde düşünmek çok düşünmek, dünkü davanın ne kadar haklı olduğunu anlatmağa yeterlidir.
Türk kelimesi birleşmek, egemen olmak, var olmak, bu coğrafyada kaybolmamak anlamına geldiği için hedef olarak “Türk’ü, Türklüğü, Türkçülüğü görüyorlar”!
Tabutlukların icadı da bu yüzdendi, Türkçülük Atatürk’ten sonra bu yüzden yasaklandı, yargılandı!
Elbette yakın bir tarihte bir Türk Büyüğü; “Dünya Türkleri Birleşin” diyecektir!
Belki yarın, belki yarından da yakın!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.