Dünyayı Güzelleştirelim (ki)!

Su iki hidrojen bir oksijen molekülünden oluşur! Okul hayatımda kimyadan aklımda kalan bir bilgi bu!

Bir maddeye su diyebilmek için iki maddenin belli bir oranda belli bir işlemle birleşmesi gerekiyor, kısaca.

Bir ata at demek için dört ayak, uzun boy, güç yetmiyor. At demek için; muhteşem iri iki göz, iki kulak, uzun bir yele ve harika bir kuyruk yetmiyor; at kişner, şahlanır, koşar, yük taşır, at sadakat demektir! At bu özellikleriyle at olmuştur. Sadakati çıkarın, at, at olmaz, sadakatsiz insanın da insan olamayacağı gibi!

İnsan, insan olmak için de fiziksel görüntüsünün kusursuz, maneviyatının içini bilemeyiz ama görünüşte inancına uygun donanımlı, sosyal ise tavır ve davranışları, eğitimi, vakarı, gururu makam sahibi olma durumlarını destekliyor, ekonomisi ve kariyeri ortanın üstünde olması da yetmiyor. İnsan bunlar da insan olamıyor!

Suyun hidrojensiz su, atın koşmadan at olamayacağı gibi!

İnsan ne ile insan olur derseniz; ahlakı ve insanlığa katkısı ve dünyayı güzelleştirmesiyle derim!

Maddi ve manevi paylaşımlara uzak insanların kıymeti; sadece yakından menfaat ilişkisi olanlar için yüksektir. Diğer insanlar için bir değer taşırlar mı; kan bağı olanlar için evet, diğerleri için hayır demek yanlış olmaz! Menfaat ilişkileri de bildiğiniz gibi “para bitti aşk bitti” kuralıyla son bulur.

Komşuya gönderilen ve fakir- zengin gözetilmeden sunulan evde pişenden göz- koku hakkı bir parça yiyecek ne güzel bir davranıştır.

Din, mezhep, ırk ayırmadan olmayana yardım anlayışı ile yapılan her küçükten büyüğe paket önemlidir, dünyayı güzelleştirir.

Ana, baba, evlat, bacı, torun, kardeş, yeğen, akraba, hısım, komşu ile hal hatır sorup, gönül almak, ilişkileri güçlendirmek ne kadar muhteşem ve ince ve derin anlamlı güzelliklerdir.

Maddi katkılar, yardım etmeler, paylaşmalar çok güzeldir ve dünyayı çok fazla güzelleştirir.

Hasta, yatalak, düşkünleri ziyaret etmek ne kadar üst ahlak ve yüksek karakter seviyeleridir.

Özel dini, milli günlerdeki mesajlara ben çok kızardım; şimdi iletişim ve bağların kopmaması için gerekliliğine inananlardanım.

Yakınlarına bir futbol maçı kadar, bir cemaat veya siyasi parti kadar önem vermeyen insanlar dünyayı inanın ki berbat ediyorlar. İnsanlar bu şekilde birbirlerini yalnızlığa ve umutsuzluğa itiyorlar.

Akraba, hısım, dost, arkadaş ziyaretlerini alışkanlık haline getirenler, öncelikle de maddiyatını az yada çok paylaşan insanlar hayatın ağırlığını hafifleten, güzelleştiren ve hayatı kolaylaştıran insanlardır. Değerlerini terk eden insanlar ise insanlara bencilliği, yalnızlığı hareket ve davranışlarıyla anlatan insanlardır. Bu tip insanlar sadece nefisleri ve keyifleri ile egolarını besleyebilirler; beslesinler bakalım; kutsal egodan başka neleri olabilecek ki?