Eğitim camiasının içerisinde bir siyasetçi olarak genelde eğitim sorunlarımızla alakalı soru ve talepler ile sık sık karşı karşıya kalıyoruz.
Gözle görülemeyen cüssesi ile nerede ise dünyayı resetleme boyutuna oluşan salgın müsebbibi virüs karşısındaki insanlığın çaresizliği ve etkisizliği şüphesiz köklü eğitim sorunlarının bir sonucudur.
Medeniyeti, eğitim aracılığı ile insana yatırımla özdeşleştiren ülkeler normalde en az 6 yılda çıkabilecek aşıyı 9 ayda üretebilecek ve faz araştırmalarını tamamlayıp uygulanabilecek başarıya ulaşmalarının da elbette ki eğitim düzeyleri ile orantılıdır.
Şüphesiz dünyanın belki de yeni bir karanlık çağa günümüz koşullarında sürüklendiği bir dehlizden, eğitim ve teknolojik alt yapısı sağlam ülkeler, toplumlar, kurum ve kuruluşlar, şirketler, ayakta kalabilecek, diğerleri ise küreselleşmenin ve emperyalizmin kölesi olmaya devam edecektir.
İleri medeniyetler bilgiyi üretme ve enforme etmede zaman ve mekan mefhumunu ortadan kaldırıp, istiklal ve istikballerini belirleyecek gençlerinin her nevi eğitim ihtiyacını üretebilip karşılayabilirken, biz hala çocuklarımızın eğitim hakkı ve fırsat eşitliği çerçevesinde eğitim alabilmesini sağlamaktan maalesef ki aciziz.
Unutmamamız lazım ki; Eğitim, yirmi birinci yüz yıl kalkınma çabalarında veya daha zengin ve müreffeh ülke olma hedefine varmak için sürdürülen uğraşlarda, çok önemli ve işlevsel bir araç haline gelmiştir.
Eğitim, belki uzun vadede ürün vermektedir ama bir ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasını sağlayan insan gücünü hazırlayan araç olarak, gün geçtikçe ekonominin temel yatırım haline gelmektedir.
Öyleyse, ülkemizde eğitime, bilime ve teknoloji üretimine her zaman olduğundan daha çok önem vermek zorundayız. Kısaca, eğitim bireyi geliştirdiği, diğer taraftan ülkenin bilimsel, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını sağladığı
için önemlidir ve değeri ülke yöneticileri tarafından çok iyi algılanmalıdır.
Ülkemizin ve Milletimizin İstiklali ve İstikbali adına şayet hoş bir seda misali eser bırakmak istiyorsak, Reform hamlelerinin dillendirildiği ve yapılandırılma çalışmalarının yoğunlaştığı bu süreçte,
Yapılması en öncelikli reform; Eğitim meselemiz olup, bu reformu gerçekleştirmeden, diğer reformlara başlamak veya öncelik atfetmek söz konusu reformların, deforme olmasına da temel sebep olacaktır.
1921 yılından günümüze kadar sonuncusu, 2014 yılında düzenlenen Milli Eğitim Şura toplantısı yaklaşık 100 yıllık süreçte sadece 19 kere yapılmış olup,
Milli Eğitimle ilgili kanunların 1960'lı, 1973'lü yıllarda çıkarılan kanunlarla, 1982'li yıllarda askeri vesayetin yön verdiği anayasal düzenlemeler ile hala daha 21 yüzyıl bilgi ve teknoloji çağının problemlerine çözüm arıyoruz, ihtiyaçlarına cevap vermeye uğraşıyoruz ama maalesef başaramıyoruz sadece havanda su dövüyoruz.
Eğitimde Devrim niteliğinde reformların planlayıcısı, strateji ve politika belirleyicisi, eğitim ve bilim dünyasının otoritelerine süratle bırakılması, her kademedeki eğitim proğramlarımızın ve müfredatlarının değiştirilmesi, çağın öncelikli sorunlarına ve ihtiyaçlarına göre revize edilmesi bir zaruriyettir.
İleri medeniyetler eğitimi; sınıfların, dört duvar arası koşullu şartlandırmanın sınırlarından uzaklaştırıp, yaşam boyu eğitimi, her yerde eğitimin, evde eğitimin, sanal ve uzaktan eğitimin her nevi alt yapısını hazırlayıp, eğitimde engel tanımazken,
Biz yetişmiş ve yetişmekte olan insan ve beyin gücümüze, Çanakkale’de, Sarıkamış hareketinde, Kurtuluş savaşı cephelerinde ve 15 Temmuz hain darbesine sebep olanların bir nesli heba etmesine benzer tarihi ve sosyal vakalara benzer darbeleri ve ihanetleri;
İstiklal ve İstikbalimizin belirleyicisi, aydınlık yarınlarımızın sorumlu belirleyicilerini, eve kapatarak, dünya standartlarına gore dezavantajlı eğitim uygulamalarına mahkum ve mecbur edip istiklal ve istikbalimizi kendimiz karartıyoruz. Sonrada kurtuluş reçetesi olarak vatan millet sakarya edebiyatı ile ölmeyi ve öldürmeyi emrediyoruz.
İleri medeniyetler yakın zamanda Hakkari’de evinde oturan bir gencin, uzaktan Harvard üniversitesinden diploma alabilecek eğitim ve teknolojik alt yapısını kurup belki de bir çok üniversitenin kapılarının kapanmasına zemin hazırlarken
Biz hala sınav öğrencilerimizle köşe kapmaca oynayıp, onları yakalamaya çalışıyoruz, dershaneye giden öğrencilere ceza yağdırıyoruz, dershanelerini yasaklıyoruz, okullarını kapatıyoruz, yeterli fiber optik altyapı eksikliklerimizden dolayı, uzaktan eğitimi bile formaliteye çevirip eğitimlerini engelliyoruz.
Sonra eğitim birliği ve eğitimde fırsat eşitliğini toplumun bütün kesimleri nezdinde altyapıya ve sistematiğe dönüştüremeden, her öğrenciyi aynı sınav disiplini ile değerlendirip, yap boz tahtasına çevirdiğimiz eğitim ve sınav sistemlerimizle çocuklarımızın geleceğini ve kariyerini belirleme keşmekeşliğine mecbur ve mahkum bırakıyoruz.
Yönetici ve yönetilenler olarak, eğitim hizmet ve faaliyetlerini verenler ve faydalananlar olarak asıl meselemizin ve gündemimizin her nevi maddi ve manevi problemlerimize sebep eğitim meselemizi konuşmamız, tartışmamız, analiz ve teşhisini yapıp çözüm üretmemiz elzem iken,
Biz büyükler, seçimleri, partileri, kişileri, sattıklarımızı, aldıklarımızı, yediklerimizi, yiyemediklerimizi, hainleri,yolsuzları,soysuzları, hırsızları, katilleri, dizileri, filmleri, varlık fonunu, katarı, bakanı, bakamayanı velhasıl bugünümüzü konuşuyoruz maalesef ki geleceğimiz gençlerimize, çocuklarımıza ihanet ediyoruz vesselam.
ALLAH ahir ve akibetimizi hayırlı eylesin inşaallah.!
Selam, saygı, dua…