İngiltere’nin ünlü futbol kulübü Arsenal, kendi evinde, son mabedi olan Emirates’te, “Emirates Cup” adlı Mini Şampiyonlar Ligi’ni andıran bir turnuva düzenledi. Ev sahibi Arsenal, Porto, Galatasaray ve Napoli hepsi Avrupa’nın ünlü takımları ve Şampiyonlar Ligi’nin de gediklileri... Durum böyle olunca da resmi bir maçtan farkı kalmadı. Bu takımların mücadelesinin. Mübarek Ramazan ayında iftar saatlerine yakın bir saatte oynandığı içinde bir çoğumuz bu maçları göz ucu ile izledik.
Turnuvanın sonunda Kupayı ülkemizin takımı Galatasaray havaya kaldırdı. Burada kadar her şey olayın sportif yönü. Tebrikler Galatasaray...Darısı diğer Türk takımlarının başına... Maçtan sonra Galatasaray Teknik Patronu Fatih Terim’in görüşlerini okuyorum. Turnuvada aldıkları kupadan çok organizasyondan sahsediyor ve stadyumun doluluğundan bahsediyordu. İki yıldır TT Arena Stadı’nı da Galatasaraylıların doldurduğunu belirten Terim, bu tablonun hep devam etmesini umuyordu. Sıcak yaz aylarında hem de takımların lige hazırlandıkları bir mevsimde özel bir turnuvada 50 bini aşkın seyirci Emirates Stadı’nın tribünlerini doldurdu. Her maç tribünler full çekti. Bu atmosferi görünce, insan bizim ülkemizde stadyumlar niye böyle dolmuyor. Diye hayıflanıyor. Unutmadan şunu da belirteyim, holigan olarak bilinen İngilizler, maalesef sistemi oturtmuşlar. Arsenal-Galatasaray maçında doksan dakika tribünde en ufak bir taşkınlık yok. Tel örgünün olmadığı bir statta takımlar mücadele etti. Stadyumda yığınla dolu güvenlik görevlisi de yoktu. Hatta ben reklam panolarının önünde hiç bir tane güvenlikçi görmedim. Adamlar sistemi kurmuş, sanki maça dehil de görsel bir şölene ve festivale gelmiş gibiydiler. En azından biz bunu ekranlardan öyle gördük. İngilizler, sadece bir hazırlık maçı oynanması amacı ile düzenlenen turnuvada 50-60 bin kişi ile statdyumları doldurdular. Maşallah... Biz ise tarihimizde ilk kez U20 Dünya Kupası Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yaptık. Seyirci fos çıktı. Geleceğin yıldızları boş tribünlere karşı top koşturdu. Türkiye Futbol Federasyonu(TFF)’nin bilet fiyatlarını cuzi bir miktarda belirlemesine rağmen, kimse statlara koşmadı. Kayseri, Gaziantep, Rize gibi illerde tribünlerin dolmamasını çok da yadırgamadım. Ancak Trabzon gibi bir futbol kentinde, Bursa gibi Süper Lig şampiyonluğu yaşamış bir ilde ve 25 milyonu bulan nüfusa sahip İstanbul’da tribünlerin dolmaması beni şok etti. Hatta Trabzon gibi bir ilde nasıl olur da Avni Aker Stadı olmaz diye soğuk terler döktüm. İnşallah, FİFA ve UEFA bizim bu kötü bekraundumuza bakmadan, ülkemize büyük futbol organizasyonları verir. Ama siz ülke olarak seyirci bazında U20 Dünya kupası’nda sınıfta kaldık ve dünyaya iyi bir örnek olamadık. Osya Meksika 86’da yanı Meksika’da yapılan 1986 Dünya Kupası’nda ‘Meksika Dalgalanması’ tüm dünyanın ilgi odağı oldu ve halen daha dünyanın bir çok stadyumunda Meksika Dalgalanması tribünlerde yaşanıyor. Uzak Doğuda Japonya ile Güney Koren’nin 2003’te ortak düzenledikleri dünya şampiyonasında tribünlerde yaptıkları şovlar tazeliğini koruyor. 2010’da Güney Afrika’nın ev sahipliğinde yapılan Dünya Kupası’na ise Vuvuzela damgasını vurdu. Kulaklarımızı ve beynimizi rahatsız etse bile Vuvuzelaya aşina olduk. Bundan böyle 2010 yılı denince akla Güney Afrika’daki Dünya Kupası ve Vuvuzela akıllara gelecek. Oysa biz ne ile gündeme geleceğiz boş tribünlerle...
Biz bundan sonra Türkiye’de de stadyumların dolmasını bekliyoruz. Aynen Liverpool ile AC Milan arasında Olimpiyat Stadı’nda oynanan Şampiyonlar Ligi finali gibi tribünlerin dolmasını bekliyoruz. Avrupalılar özel bir maçta bile tribünleri hınca hınç dolduruyorsa, gelin bizde en azından resmi maçlarda tribünleri dolduralım. Şimdiden Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik eder, hayırlar getirmesini temenni ederim. Hoşçakalın.