Mahkeme, cinayetin işlendiği saatte dinlenilen 8 ayrı görgü tanığının da ifadelerini alarak şu gerekçeli karara yer vermişti:
“Birlikte arkadaş oldukları, birbirleri ile selamlaştıkları herhangi bir husumet ve anlaşmazlık bulunmadığı, sanığın yanına arkadaşı olan tanık E.Ç.’nin Osman Bektaş Mahallesi’nde yürüdükleri sırada maktul Yasin Başkaya’nın, ’Selamın aleyküm nasılsın F., iyi akşamlar’ dediği, F.T.'nin maktulün dalga geçtiğini hissettiği gerekçesiyle Yasin Başkaya’ya, ' Sana ne sen mahallenin doktoru musun ?’ diye cevap verdiği, bunun üzerine maktul Yasin’in F.T.’ye ’Sen adam mı oldun başımıza, ben sana göstereceğim’ sözünü söyleyip sanığı yanına çağırmış olması, bunun üzerine maktulün yanına gelen sanığın göğsüne yumrukla vurmuş olması neticesinde olayda haksız tahrik dengesinin sanık lehine bozulduğu kanaatine varılmıştır.
Olayda haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, meşru müdafaa hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir durumun olmadığı, haksız teşkil eden eylemlerin niteliği ile etki-tepki arasında oransızlık dikkate alınarak sanığın 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesi gereğince madde metninde belirtilen hapis cezasının üst haddinden cezalandırılmasının gerektiği kanaatine varılmıştır.”
İKİNCİ KEZ HAKİM KARŞISINDA, "PİŞMANIM”
Yargıtay Birinci Ceza Dairesi 2012- 8168 esas sayılı kararı yönünde cinayet sırasında karşılıklı sinkaflı başlayan küfür, ‘kavga’nın tahrik altında cinayetin işlendiği yönündeki 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararı onaması ile hakim karşısına çıkarılan bozma ilamı yüzüne karşı okunan F.T.’nin, “Pişmanım” sözlerinin ardından mahkeme ölen maktulün olay tarihinde yaşının küçük olduğu yönünde TCK 81-2-1 E maddesi kapsamında değerlendirilmesi yönünden esastan bozulmasına uydu. Mahkeme heyeti, tutuklu F. T.’nin olay sırasında tahrik hükümleri altına kalarak cinayet suçunu işlediği gerekçesiyle 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme cezasında 1-6 oranında indirim yaparak 10 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Editör