Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bir teklifim var. Eğer yapılabilirse şehir büyük bir kazanım sağlar. Bu nedenle konunun biraz tarihsel boyutunu izah etmek ve neden bu teklifi yaptığımı ifade etmek isterim.....
Değerli okuyucu kardeşlerim....
1870'lerde Müslüman ahali genelde rençper, kahveci, hancı, hamamcı, hamal olarak toplumsal yapı içinde yer alırken, Rum, Ermeni, Süryani, Yahudiler kuyumcu, bakırcı, kalaycı, marangoz ve diğer sanat kollarında para kazanıyorlardı.
Bu tarihlerde Mithat Paşa tarafından "Islahhaneler" yani sanat okulları kurularak Türklerinde sanat öğrenmesi süreci başlatılmıştı. Birinci Dünya Savaşı ve ilerleyen yıllar sanat eğitiminde duraklama olmuş, ancak 1936 yılında yeniden sanat okulları açılmaya başlamıştı..
1936 yılında Erzurum'da Aliye Dülger Hanımın müdireliğini yaptığı Kız Sanat Mektebi bugünkü Kongre Binasında eğitim vermeye başladı. Bunu 1939 yılında ilki Ankara'da, ikincisi İstanbul'da ve üçüncüsü de Erzurum'da açılan Yapı Usta Okulu takip etti.
Tahsin Leylioğlu'nun müdürlüğünü yaptığı okulda "Erzurum Tekniker Okulu" açılmıştı. İlerleyen yıllar içinde Atatürk Yapı Enstitüsü ismin almış ve 1992 yılına kadar eğitime devam etti. Bu tarihte Atatürk Endüstri Meslek Lisesiyle birleşerek tarih sahnesinden çekilmiş oldu.
Erzurum Erkek Sanat Mektebi 1943 yılında eğitime başlarken Osmanlı döneminde Yeni Han adıyla yapılmış olan Cumhuriyet döneminde "Hal binası" görevini yapan halkın taktığı adla TABUT adlı binada 1959 yılına kadar eğitimini sürdürdü.
1959-1960 öğretim yılında kesme taştan yapılan iki katlı bina bitince Sanat okulu bu binaya taşındı. Aynı yıl üç yıllık "Akşam Tekniker Okulu" faaliyete geçti. Geçen süre içinde modern atölyeler kurularak motor, elektrik, tesisat, mobilyacılık gibi sanat kollarında binlerce öğrenci yetiştirilerek milletin evlatlarını meslek sahibi olması sağlanmış oldu.
1990'larda Erkek Sanat Okulunun öğrenci mevcudu 3500'leri geçti. Çok kaliteli ustalar yetişti. Fakat 28 Şubat süreciyle büyük darbe aldılar. Öğrenci sayıları gittikçe azalarak günümüzde dibe vurdu. 2021-22 Eğitim öğretim yılında kayıtlı 500 civarında öğrenciye karşılık devam eden öğrenci sayısı 300'lere düştü.
Geçenlerde gezdiğim ve 1977 yılında ilk stajımı yaptığım okul binasının ve atölyelerinin yıkıldığını görünce üzüntüme üzüntü kattım. Sevindiğim bir şey oldu o da 1960'da yapılan taş binanın tescil edilmesiydi.
Yine aynı dönemde 2000'e yakın öğrencisi bulunan Kâzım Karabekir Sanat Okulunun öğrencisinin toplamda 300'e düştüğünü, devam eden öğrenci sayısının 150 civarında olduğunu duymak bir başka üzüntü kaynağım oldu.
Birde son yıllarda atölyeleri, olmayan ciddi öğretmen noksanı bulunan özel Meslek Okullarının ki şehrimizde iki adet açılmış olması yılların tecrübesi, atölyeleri olan bu okullara ciddi darbe vurdu. Bu durum yeni bir üzüntü kaynağım oldu.
Yukarıda isimlerini zikrettiğim iki okula devam eden öğrenci sayısı 500'ü bulamazken bu iki özel okula 2000 civarında öğrencinin iş garantili, devlet destekli olması ve bu iki okula öğrenci başına ciddi kaynak aktarılması eğitimin geldiği yeri göstermesi bakımından başka bir göstergeydi.
Sonuç olarak Atatürk Endüstri Meslek Lisesi ve Kongre Merkez binasının bulunduğu alan konum itibarıyla şehrin merkezinde olması, pek çok binanın yıkılmış olması, geriye kalanlarında yıkılacak duruma gelmesi aklıma yeni bir projeyi getirdi. "Kampus içindeki iki taş binanın tescilli olması bize buraların modern müzeye dönüştürtmesi, yıkılan binaların yerlerinin millet bahçesine ve yürüyüş parkuruna dönüştürülmesinin uygun olacağı fikrini doğurdu".
Meslek Lisesine yeni bina ve atölyeleri yapılmak kaydıyla taş binanın "Erzurum Eğitim Tarihi" müzesine dönüştürülmesi, bu işi de Erzurum Büyük Şehir Belediyesinin üstlenmesini kamuoyunun bilgilerine arz ederim.