'Erzurum' diye yazılır, 'Küszurum' diye okunur!

1980'li yıllarda Gıyasettin Yüksel'in başkanlığını yaptığı Erzurumspor'da futbolcuydu Fatih Ayhan. Bir de o zamanlar takımda küçüğü olduğu için ona Büyük Fatih de denilirdi. Erzurumpor ile ilgili herkesin yakından tanıdığı bu forvet Büyük Fatih ile o zaman 'yıldız' yüzünden aram açılmıştı! Çalıştığım Türkiye Gazetesi'nde maç sonrası yapılan yıldız tablolarında bu Fatih'e istediği yıldızı vermediğim için, aramız açılmıştı. Daha doğrusu çok büyük topçu (!) olduğu için o benden hep 'kırptığım yıldızlar' yüzünden rahatsızdı ve işi küslüğe kadar götürmüştü! Başta kaptan Sebahattin olmak üzere her gün sayfalarca haber ve röportaj yaptığım bütün oyuncular ile aram çok iyi olmasına rağmen Fatih'le konuşmuyorduk. Öyle ki, maçtan önce takımın onbirini çekmek isterken de ağzımdan burnumdan getirir, diğer oyuncuların araya girmesi ve onu ikna etmesiyle çekeceğim bu onbire 'kerhen' dahil olur ama yüzü, diğerlerinin aksine objektife değil de genel de kuşlara dönük olurdu! Uzun zamandır Erzurum'dan uzakta bulunan ve bugün eşinin memleketinde yaşamını sürdüren Fatih'le  aram bir kaç yıldır çok iyi. Zaman zaman telefonla arar, hal hatır sorar. Eğer görüşmemiz uzun olursa anlayın ki Fatih'le işte bu küs mevzusunu da konuşur, eskileri yadeder, bir süre güleriz...
Bunu niye anlattım. Şunun için. Elimde değil. Bugünlerde hangi kalabalık ortama gitsem, hemen kimin kiminle küs olduğuna kafayı yorar hale geldim. Palandöken Belediyesi sınırları içerisinde yaşayan özürlüler için hazırlanan Sosyal Sorumluluk Projelerinden birisinin tanıtımı için düzenlenen tören için bu sabah Palandöken Belediyesi'ndeydim. Toplantıyı tertipleyen Belediye Başkanı Orhan Bulutlar ile Telekom Müdürü Ergin Bektaş'ın proje hakkında açıklama yaptıkları dakikalarda ben toplantı salonunda olanlara göz gezdirmekle meşguldum. Kim kimdirden ziyade, kim kiminle konuşmuyor'a kafayı takmışım! Öyle ya. Toplantıya katılan 15 kadar basın mensubu arasında birbirleriyle küs olanlar var. Olmasa zaten şaşardım! İnanın buna. Yüz yüze gelmemeye çalışanların olduğu bu sektörde edindiğim bilgiler ışığında kimin kimle konuşmadığı, kimin kimle küs olduğunu yazmaya kalksam, ''Bu ne uzun yazı yav'' deyip, benden siz bile küsersiniz! Daha da ileriye götüreyim. Artık öylesine bu küslük yoğun ki, bu şehrin adı 'Erzurum' ama 'Küszurum' olarak okunacak kadar vardır! Erzurum yazılır, 'Küszurum' okunur!
Sadece basın mensupları arasında yok bu küslük. Her sektörde mevcut. Hatta bu küslükler sınıflara dahi ayrılmış. Bazıları küs düzeyinde, bazıları limoni seviyesinde. Mesela Belediye Başkanlarını bilirim, Belediye Başkanlarıyla konuşmayan.. Daha Belediye Başkanıyla arası açık milletvekilini ben demeyeyim! Henüz 3 tane merkezde kaymakam olduğu için birbirleriyle küs olup olmayan var mı, yokmu, bilmiyorum ama Vali yardımcıları arasında da bir küslük olduğunu duyarsam (kendi adıma söylüyorum) hiç şaşırmam! Araz akıyor, göz bakıyor. Bu şehirde oda Başkanının Borsa Başkanıyla, Rektörün, Başhekimle küs olduğu sır değil. Topu topu iki rektörün olduğu Erzurum'da bu iki rektörün de birbirleriyle konuşmadığını duyduğumu söylesem acaba çok mu ayıp ederim. Vallahi bu kulaklar onu da duydu. Hatta yakın bir tarihte bir Milletvekilinin DSİ Bölge Müdürü ile küs olduğuna bile şahit oldu bu fakir! Aynı ilin Milletvekilinin diğer milletvekili ile küs olduğunu 'henüz' duymadım ama aralarının iyi olmadığı il vekillerinin olduğunu öğrendiğimde inanın ki şaşırmayacağım, siz de şaşırmayın!
Aslında ben bu küskünlük hallerinin şehir için 'hayırlı' olduğunu da düşünüyorum. En azından bu şehrin gelişmesi ve kalkınması için sahada görülenler, birbirlerini seviyormuş gibi de yapmıyorlar. 'Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar' diye güzel bir özdeyiş vardır. Ben de küsenden korkmam, sever gibi yapıp sevmeyenden korkmuşumdur hep! Bu arada, 'Sembol isim' olmak, 'marka isim' olmak, kolay kazanılan bir şey değildir. Bazı arkadaşlarımızın '' Marka isim'' diye iltifat ettiği, ama 'Bağımsız bir seçime girmesi halinde' 5 binden fazla oy almayacağına inandığım eski Bakanımız Recep Akdağ biraz az hastane yapaydı da keşke şu küskün şehri barıştırmayı sağlasaydı, ne iyi olacaktı. İnanıyorum ki onun da küstükleri var tıpkı onun küstürdükleri olduğu gibi!