Osmanlının, İstanbul’un ve tüm Anadolu’nun kaderini belirleyen Aziziye Destanı’nın 139.yıldönümü (9 Kasım 2016 tarihi) yaklaşıyor. Konuyla ilgili Tabyalar Platformu geçen hafta vali yardımcısı Ayhan Terzi başkanlığında toplantısını yaptı ve 9 Kasım tarihinin bu sene ve birkaç sene hafta içine denk gelmesi nedeniyle etkinliklerin ve halk yürüyüşünün yapılacağı günü “kasım ayının ikinci cumartesi” günü olarak belirleyip sabitledi.
Böylelikle çalışanlar, öğrenciler ve bilhassa şehir dışından gelecek olanlar yürüyüşe yoğun ve daha rahat katılabilecekler. Artık şehir dışından gelenlerin zihninde “Bu sene tarih ne olacak?” sorusu olmayacak ve uçak biletlerini çok önceden uygun ücrete rezerve edebilecekler.
Önceki valimiz Sayın Ahmet Altıparmak’ın başlattığı milli uyanış yürüyüşünün, sayın valimiz Seyfettin Azizoğlu başkanlığında tabyalar platformu tarafından sürdürülecek olması tüm şehri memnun etti. Vali Azizoğlu, Yenigün gazetesinin ve bilhassa Samet Özünal kardeşimizin ortaya attığı ve Erzurum’daki birçok STK’nin desteklediği bu sene etkinliklere Cumhurbaşkanının davet edilmesi fikrine sahip çıktı. Hem davetiye için hem de etkinlik için bir slogan belirlenmesini istedi. Tabyalar platformunda bu konu da ele alındı ve etkinliklerin adı “Aziziye Destanı”, sloganı ise o günlerde II. Abdülhamit’in hem Gazi Ahmet Muhtar Paşa’ya hem Erzurum ahalisine gönderdiği telgraflarda özetle ve mana itibariyle altını çizdiği “Erzurum düşerse, Anadolu düşer!” cümlesinde karar kılındı.
Vali Azizoğlu’nun düşüncesi Aziziye destanına, içinde yürüyüşün de olduğu daha zengin bir programla ulusal boyut kazandırmak. Bu konuda ŞEHİRDER’in geçen sene ortaya attığı düşünceyi destekliyor. Etkinlikler Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde ülke genelinin katılımıyla yapılmalı. Bir Çanakkale gibi, Sarıkamış gibi… Bunun için cumhurbaşkanının davet edilmesi, konu hakkında bilgilendirilmesi büyük bir fırsat.
Erzurum’a kuzey, güney ve doğu istikametinde bir hilal gibi kalkan olan tabyalar mimari açıdan şaheser. Zor tabiat ve savaş şartlarında, kötü senelerde bile böylesine muazzam yapıların inşa edilmesi, atalarımızın savaş halinde bile ruhlarındaki inceliği, estetik ve sanat zarafetini gösteriyor. Bu tabyaların mutlak surette Türk insanının ziyaretine açılması lâzım. Mecidiye ve Aziziye tabyalarının Nene Hatun Milli Park olmasının üzerinden 7 sene geçti. Ciddi hiçbir adım atılmadı. Bu konuda kılını kıpırdatmayan tüm yetkilileri şiddetle kınıyorum. Kimse kusura bakmasın, bahane üretmesin. Ödeneklere, insanımıza, tarihe ve devletimizin emeğine yazık.
Kimse bana maval okumasın tabyalar konusunda şu ana kadar yapılan tek ciddi çalışma, sevgili Çetin Bayram’ın yine Vali Altıparmak’ın desteğiyle hazırladığı “Zafer ve İnanç Yolu” projesidir. Kuş uçmaz kervan geçmez dağların, tepelerin bağrında sahipsizliğe terk edilmiş, ecdat yadigârı boynu bükük tabyaların yolunu defalarca arşınlayıp dağ yollarının, kavşaklarının üzerine yönlendirme ve bilgilendirme tabelaları dikmesi, tabyaları her açıdan video ve fotoğrafla görüntülemesi benim için Nenehatun Milli Park’a yedi senedir yapılan(?)lardan çok çok daha önemli, değerli ve takdire şayandır.
İşte önceki gün, sayın valimiz, kolordu komutanımız, il emniyet müdürümüz, jandarma komutanımız, STK temsilcileri ve kıymetli basınımızdan bir heyetle Zafer ve İnanç Yolu’nu gezdik, Birinci Cihan Harbi’nin en önemli savaşlarından birinin gerçekleştiği ve maalesef yakın zamanda keşfedilen Kargapazarı şehitliğini ziyaret ettik. Dağların zirvesinde rüzgârın ve tipinin okşadığı mezarların Türk şehitliği olduğunu ATAK başkanı sevgili Çetin’den öğrenen bir çobanın odundan bir direğe geçirdiği şanlı bayrağımız şehitlerin başını bekleyen bir anne gibi dalgalanıp duruyor. Allah razı olsun. Bu şehitliğin, tabyaların bir an evvel yeni neslin hafızasına ve tarih turizmine kazandırılması lâzım.
Evet, Erzurum Alvarlı Muhammet Lütfi Efendi’nin dediği gibi “mülk-i İslamın kilididir.” Doğu dünyasının Batı’ya açıldığı kapı ve kavşak şehri. Bu özelliğiyle Erzurum’da verilen her mücadele İstanbul’un da, Anadolu’nun da dünya tarihinin de akışını belirlemektedir. Hâsılıkelâm; Erzurum sadece Erzurum değildir. Bu nedenledir ki, Erzurum düşerse Anadolu düşer.
Kargapazarı’nın geçit vermez yollarında 10 numara off road sürücüsü olduğuna şahit olduğumuz Vali Seyfettin Azizoğlu, tam bir Kafkas karakteri. “Hızlı düşün, hızlı karar ver ve hemen yap, uygula!” felsefesine sahip. Bu, bizi ziyadesiyle umutlandırıyor. Senelerdir, medeniyetlerin geçiş şehri, kadim şehir Erzurum’un bu miskinliği, güdüklüğü hak etmediğini haykıran biri olarak Sayın Azizoğlu’nun bu enerjisi, pratik ve pragmatik mizacıyla şehrimizde bir “Kültür Devrimi” başlatacağına inanıyorum.
Evet, bu vesileyle ülkemizin geçirdiği bu hassas günlerde milli birlik ve beraberlik adına tüm dadaşları ve vatanseverleri bu sene 12 Kasım’da yapılacak Aziziye Destanı etkinliklerine davet ediyorum. Umarım cumhurbaşkanı yahut devletin üst kademesinden de katılımlar olur.
Selam ve dua ile…