ERZURUM'DA HAMAMA GİTMENİNDE KÜLTÜRÜ VARDI

Erzurum'da bugün saat 15 sularında bir masaya misafir oldum. Beş altı Dadaş sohbet ederken bende dinlemeyi istedim. Onlar anlattı ben not tuttum. Bu notu sizlerle paylaşıyorum. Muhabbetin bir yerinde söz pandemi sürecinde hamamların açılıp kapanmasına geldi. Uzun yıllar hamam işletmiş hemşerimiz hamamın ısınmasının zor olduğunu, hizmet vermeye başlamadan günler öncesinden yakılması gerektiğini ifade ederken hamamın ha dediğin zaman açılıp kapanamayacağının zorluklarını aktardı. Gerçekten madden ve manen zordu.

Bunları konuşurken söz 40- 50 yıl öncesine dönüverdi. O yıllar hamam işletmek muhteşemdi. Hamama gidiş törene gidilir gibiydi. Söz gelimi Kavaflar çarşısındaki esnaflar, bakırcı çarşısı esnafları merasimle hamama gelirlerdi.

Akşam saat 19'da dükkânlar kapatılır... İlk iş berbere gidip traş olunurdu. Sonra bir torbaya temiz elbiseler konulur hamamda yenecek yiyecekler ve lahana turşusu götürülürdü.

Hamamın üst katındaki soyunma odalarında ilk iş olarak sofra kurulur, neşeyle yemekler yenilir, sonra hamama girilir, kurnaların başında oturulurdu. Neşeyle yıkanma başlar bir süre sonra getirilmiş olan karpuzlar tepsi içine dilimlenir, hamamda olan herkes çağrılır muhabbetle karpuzlar yenilirdi.

Artık yıkanma bitmiş, çıkış vakti yaklaşılmıştı. Görevliler havluları, peşgirleri getirip merasimle sarıp sarmalanan ekip önceden hazırlanan dinlenme yerindeki yerlere uzanır, tüm arkadaşlar birlikte neşeyle vakit geçirirken lahana turşusu tepsiye dökülür, afiyetle yenirdi. Çünkü terlemeyi en iyi kesen madde iyi hazırlanmış lahana turşusuydu. Gurup buradaki sohbet bitince temiz elbiseler giyilir içlerinden biri o günkü tüm masrafları öder evlerin yolu tutulurdu.

Pazar günü saat 10 sularında ekip bir araya gelir, yiyecek ve içeceklerini yanlarına alır, topluca Kavak kapıdaki cirit alanına gider, davul zurna sesleri arasında dadaşların bar tutmalarını seyreder, başlayan cirit müsabakalarını pür dikkat izlerlerdi. Özellikle Ciritçi Şefik onların baş kahramanıydı. Eskiler hatırlar şöyle üçleme vardı: Ciritçi Şefik, Faytoncu Tefik, Sinemacı Refik....

Saatler süren müsabakalar biter, bar ekipleri gider, seyircilerde dağılırdı. İnsanlar mutluydu. Dostluk vardı... Arkadaşlık vardı... Samimiyet vardı....

Tabi bunlar yıllar önceydi... Ya şimdi.....?