Etkili yetkili birisi karşısına çıktığı zaman Erzurumlu bunu anlatmaz çay ısmarlar. Haliyle de kimse ne çektiğini bilmez. İşte bu duruma bizim oralarda ‘Pısırık ve sünepe’ denilir.
Erzurumlu olmayanlar, Erzurumluların akşama kadar kayak yaptığını, cağ kebap yediğini, Oltu taşı tespih çektiğini, cirit oynadığını ve çay içtiğini sanır. Şehre gelen her siyasetçi en iyi şekilde ağırlanır ama kimse 6 ay kış yaşadığını, kazandığını yakıta verdiğini söylemez. Söylemediği için siyasetçi de gelmeden hazırlığını yapar ve en çok alkış alacağı sözlerle ziyaretini tamamlar.
Dönemin başbakanı Süleyman Demirel şehir heyetlerini kabul edecektir. Sakaryalı ve Erzurumluların beklediği söylenir. Kurt siyasetçi Erzurumluları alın nasıl olsa onlar bir şey istemez diyerek Erzurumluları kabul eder. Heyetin girmesiyle çıkması bir olur. Sakaryalılar ise saatlerce başbakana sorunlarını anlatır ve istediklerini alırlar. İşte bu ‘Pısırık’ ve mağlubiyet psikolojisi şehrin sürekli geriye gitmesine sebeptir.
Kur’an ayetlerinde de yaradan, insanın sorgulamasını, araştırmasını, incelemesini sonra inanmasını ister. İman ettik demekle imanlarının kabul edilmeyeceğini anlatır. Kader’in ölçü, miktar, süre demek olduğu da hayatın kitabında açıkça anlatılır. Fakat Erzurumlu kader’i de alın yazısı olarak anlar ve sigarasından bir yudum daha çeker.
Erzurumspor’un süper ligden düşürülmesini mi, dadaşın en pahalı uçak biletiyle uçmasını mı, kar kış tazminatı alamayışını mı, 6. bölge teşvik paketine dahil edilemeyişini mi, projesi hazır olan şehir içi hafif raylı sistem projesinin yapılamayışını mı, şehri lojistik merkez haline getirecek bitmeyen tünellerini mi hangisini anlatayım? Yoksa şehirdeki nüfusun 2-3 katından fazlasının Erzurum dışında yaşadığını mı anlatayım. Tüm bunlar ‘Sünepeliğin’ sonucu değilse nedir?
Vatanın borçlu kaldığı bu şehirde, tahsilât zamanı geldi. ‘Kış tazminatı’ bu ödemenin ilk aşaması. Yetki sahipleri ya bu şehre sahip çıkın ya da bu memleketin hakkıyla, Allaha hesap vermeye hazırlanın..! Çünkü, hakkımız helal değildir.
Erzurum’da ZEMHERİ’nin yaşandığı şu günlerde, kararı tüm vicdanlara bırakıyorum.