EY YÖNETİCİ!

Şu sıralar belki de en çok bunu dile getirmek gerekiyor…

BİR YÖNETİCİ NASIL OLMALI?

Öyle değil mi ama?

Bakıyoruz da çevremize; yöneticilerin birçoğu evlere şenlik bir haldeler… Bırakın başkalarını yahut başında oldukları kurumu yönetmeyi; kendi kendilerine söz geçirecek çapları dahi yok…

Şimdi…

Yönetici bir kere “adam” olacak… Yani âdemi adam etmek istiyorsa, bu şart bir kere…

İkincisi, duyduğu her şeye inanmayacak; doğrulatacak, mesele her ne olursa olsun taraflarını muhakkak dinleyecek…

Üçüncüsü, “enaniyet” sahibi olmayacak; zira sürekli “ben” diyen bir yönetici, bilesiniz ki aslında koca bir “hiç”ten ibarettir…

Dördüncüsü, kibirli olmayacak; kasıla kasıla yürümeyecek… Kendisini “Hint Kumaşı” yerine ki, asla koymayacak…

Beşincisi, insanları “ahmak” yerine koymaya çalışmayacak…

Çok ilginçtir…

Bazı yöneticiler var örneğin…

Saman altından su yürüttüklerini zannediyorlar ama hikâye!.. Çevirdikleri dolaplar ve yedikleri herzeleri bir tek kendilerinin bildiğini düşünüyorlar…

Çok komik, öyle değil mi?

Ama neylersiniz ki var işte böyle yöneticiler de!

Her neyse, nerede kalmıştık…

Altı…

Bir yönetici egosunu kesinlikle çalışanları üzerinden tatmin etmeyecek… Zira kişilerle uğraşan, hırs ve intikam duygularını yine kişiler üzerinden dışa vuran bir yönetici, kesinlikle yönetici değildir…

Yönetici dediğin olaylarla ilgilenir…

Yönetici dediğin hadiselere odaklanır…

Bir belediye başkanı düşünün örneğin!

Sanki başka işi-gücü yokmuş gibi, oturmuş personeliyle uğraşıyor… Taciz ediyor, psikolojik baskı uyguluyor; karın ağrısı artık her ne ise, bir mobbing tutturmuş ki gidiyor…

Yetmiyor!

Kendisiyle ilgili olarak yazılıp çizilenden de yine personelini sorumlu tutuyor; her nasıl bir vicdana sahipse artık, düşünün ki iftira bile edebiliyor…

Böyleleri yok mu sanki?

Var elbette…

Hem de gırla gidiyor…

Varsa bunları üzerine alan ya da alacak bir yönetici, o halde onlara tavsiyemizdir:

Beyler!

Ne yaparsanız yapın…

Hangi akla ve hangi amaca hizmet ederseniz edin…

İster millete ister kendinize çalışın; ama şunu bilin ki, gerçeklerin eninde-sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır…

Devam edelim…

Yedi…

Bir yönetici merhametli olmalı, şefkatli olmalı… Oturduğu koltuğu kendisine nasip edenin “Yaradan” olduğunu ve zulmün hesabını da yine O’nun soracağını unutmamalı!

Sekiz…

Yönetici istişareye açık olmalı; dinlemeli, kulak vermeli, düşünmeli… Haktan, hukuktan, adaletten ve doğruluktan şaşmamalı, burnunun dikine gitmemeli, inatlaşmamalı…

Dokuz…

Yönetici dediğin hatırlı olmalı…

Öyle ya!

Ömrün bile bir sonu var nihayetinde… Öyle bir yöneticilik yapmalı ki; altındaki koltuk gittiğinde dahi sırtını yaslayacağı dostları olmalı…

Şimdi…

Bu tavsiyelerimiz elbette tüm yöneticiler için geçerli ama en çok da senin için geçerli ey yönetici!

Bu yazdıklarımızı özellikle de sen oku!

Çünkü sıraladığımız bu tavsiyelerin tamamına birden en çok da senin ihtiyacın var!

Bizden söylemesi!