Atatürk Üniversitesi’nin Yeni Nesil Üniversite Tasarım ve Dönüşüm Projesi diye bir projesi var.
Sebze halindeki kabzımalın, Belediyelerdeki mevsimliklerin aksine en azından kamuoyunun büyük bir bölümü biliyor.
Koordinatörlüğünü Prof.Dr.Atilla Keskin’in yaptığı bu proje kapsamında çok sayıda uygulama mevcut.
Ana maddeler halinde sıralanan projenin nihayi hedefleri var ve bunların hayatiyete geçilmesi için geceli-gündüzlü çalışma yapılıyor.
Çoğu akademisyen, Rektör Prof.Dr.Ömer Çomaklı’nın üzerinde titizlikle durduğu bu proje için inanılmaz enerji harcıyor ve bunu yakından biliyoruz.
Rektör hoca Çomaklı işin o kadar üzerinde duruyor ki, gittiği her yerde bunu soluyor, bunu konuşuyor.
Sürekli bu işe kanalize olan Üniversite yönetimi de Çomaklı’nın rüyası haline gelen projenin amacına ulaşması için var gücüyle çalışıyor.
Kaldı ki bu proje, kendileri açısından da koltuklarında rahat oturmaları için hayat-memat meselesi!
En son sivil toplum temsilcileri ile projenin öncelikleri konusunda kapsamlı bir toplantı yapan Rektör Prof.Dr.Çomaklı, YÖK’ün de gıpta ile baktığı bu projeyle yatıyor, bu projeyle kalkıyor.
İlk bakışta Çomaklı hocanın ‘ikinci defa seçilmesi için bir fantezisi’ olarak düşündüğüm ve bunu da buradan açıkladığım konu belli ki ciddi.
O kadar ciddi ki bu ‘ince işçilik’ gerektiren iş,fantezinin aksine bir rüya, bir devrim!
***
Peki, aylardır sağlam alt yapı için uğraşılan ve devrim diye de nitelendirilen proje konusunda kamuoyunun algısı nasıl?
Kampüsteki akademisyen ve çalışanlar bunun bilincinde ama sokaktaki adam ne düşünüyor?
Açıkçası şehirle ve esnafla da entegrasyonu sağlamak gibi bir hedefi de bulunan proje konusunda kafaların karışık olduğunu gözlemliyorum.
Herkes projeye farklı bakıyor.
Bunun da sebebi, konulan hedeflerin fazla olması ve kafaların da bu yüzden karışık olması.
Herkese göre de öncelikler farklı.
Bana göre bunun bir temel nedeni var, o da uygulanacak projenin vasıflarına göre teker teker anlatılmaması.
Toplu anlatımlarda sıkıntı var ve Çomaklı’nın aslında tam da ne yapmak istediği bilinmiyor.
Proje koordinatörü Prof.Dr.Atilla Keskin’e de dedim, size de diyorum.
Üniversite ne yapmak istiyorsa bunu kalem kalem anlatmalı.
Teker teker gelmeliler yani!
Bir hafta bir konuyu, diğer hafta bir başka konuyu gündeme getirmeli.
Böylelikle meseleler daha iyi anlaşılmış olur.
Toplu anlatımlar ile bu iş olmayacak gibi görünüyor.
En azından toplu anlatımlarda akılda kalan olmuyor, tüm konuşulanlar laf kalabalıkları gibi duruyor.
Bu benim son kararımdır, nokta.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Öpüşecek birini aramadık, bizim için ölsün de demedik, hani biraz sevse üstünü biz tamamlardık! (Sadri Alışık)
DUVARIN DİLİ: O son kusura bakacaktık!