Konferansa katılan Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Doç.Dr. Süleyman Doğan öğrencilere Mevlana’nın bilinmeyen yönlerini anlattı.
Doğan, öğrencilere Mevlana’nın bilinmeyen yönlerini aktardı. Mevlana’yı anlamanın derin bilgi gerektirdiğini söyleyen Doğan, şunları dile getirdi; “Mevlana, dünya üzerinde birçok insan tarafından gerek eserleri gerekse sema gösterileri ile tanınmakta ve uluslararası kültüre mal olmuş ilkeleri ile anılmaktadır. Mevlana’yı ve Mesnevi’yi anlamak, Mevlana’nın eserlerinde kullanılan terimlerin ruhunun anlaşılmasıyla mümkündür. Mevlana’nın sözleri bir tasavvuf ruhu ve geleneği içinde anlaşılabilir.
Mesnevi’nin çağrısını günlük hayatın diliyle anlamak, Mesnevi’nin ruhuna uygun düşmez. Mevlana sembollerle düşündürür. Kelile ve Dimne adlı eserde çok belirgin olarak sunulan sembollerle örülü ve ders veren yapının benzerini Mevlana’da bulmak mümkündür. Mevlana’nın çağrısı, tüm sembolleri araç olarak kullanmak suretiyle insana varmaktır. İnsan hikâyelerinden insanlık için dersler çıkar. Mesnevi’de mükemmel bir anlatım, kıvrak bir zekâ, sağlam bir inanç, sıcak bir sevgi vardır. Uzun yüzyıllar çeşitli kurumlarda binlerce kişiye sevgi yolunu, inanç yolunu, doğru yolu göstermiştir” dedi.
İNSANA EN ÇOK ZEVK VEREN METOT GÖZLEMDİR
Mevlana’ya göre, insana en çok zevk veren metot gözlemdir. Kâinatın sahip olduğu estetik değeri ancak gözlemlerle görebileceğimizi belirten Mevlana, öğrencisine şu tavsiyede bulunur: “Güzelim sanatına bak, gönüllere gelen vahyini seyret. Tümden görüş ışığı kesil; ne gelirse bakış-görüş zevkinden gelir. ”Bir şeyin aslı nazari olarak anlatılamaz. Doğan, Nazari olarak anlatılırsa bilgiye dönüşmez, teori olarak kalır. Âmâ onun aslı gözlenirse, tüm şüpheler ortadan kalkar. Eğitimciler, öğrencilerine gözlem yaparak görebilmeyi öğrencilerine öğretmelidirler. Mevlana, öğretmeni Tebrizli Şems’inden bunu istemektedir. Mevlana, hakikate ulaşmak için gerçek olmayandan şüphe etmeyi doğru görmektedir. Descartes’in ifadesiyle “metodik şüphe” diyoruz. Mevlana bunu asırlarca önce fark etmiş, bazen şüphenin insanı gerçeğe ulaştıracak yollardan biri olacağını savunmuştur.
Mevlana’nın eğitim anlayışında değişim hayatın bizzat kendisidir. Fert ve toplum olarak hayatı sürdürmenin canını teşkil etmektedir. Ona göre, değişime uğramayan bir eğitim, fert ve toplumları yıkılmaya mahkûm eder, zehirler, kirletir ve karanlıklara gömer. Onun içindir ki Mevlana, baharın yeryüzüne getirdiklerinin bir benzerini eğitimin insan hayatında meydana getireceğini ısrarla savunmaktadır diyen Doğan, Mevlana’yı anlatmak zor iştir ifadelerini kullandı.
Konferans sonunda Süleyman Doğan, “Mevlana’dan Pedagojik Anlatım ”adlı kitabını öğrencilere imzaladı.
Doğan, öğrencilere Mevlana’nın bilinmeyen yönlerini aktardı. Mevlana’yı anlamanın derin bilgi gerektirdiğini söyleyen Doğan, şunları dile getirdi; “Mevlana, dünya üzerinde birçok insan tarafından gerek eserleri gerekse sema gösterileri ile tanınmakta ve uluslararası kültüre mal olmuş ilkeleri ile anılmaktadır. Mevlana’yı ve Mesnevi’yi anlamak, Mevlana’nın eserlerinde kullanılan terimlerin ruhunun anlaşılmasıyla mümkündür. Mevlana’nın sözleri bir tasavvuf ruhu ve geleneği içinde anlaşılabilir.
Mesnevi’nin çağrısını günlük hayatın diliyle anlamak, Mesnevi’nin ruhuna uygun düşmez. Mevlana sembollerle düşündürür. Kelile ve Dimne adlı eserde çok belirgin olarak sunulan sembollerle örülü ve ders veren yapının benzerini Mevlana’da bulmak mümkündür. Mevlana’nın çağrısı, tüm sembolleri araç olarak kullanmak suretiyle insana varmaktır. İnsan hikâyelerinden insanlık için dersler çıkar. Mesnevi’de mükemmel bir anlatım, kıvrak bir zekâ, sağlam bir inanç, sıcak bir sevgi vardır. Uzun yüzyıllar çeşitli kurumlarda binlerce kişiye sevgi yolunu, inanç yolunu, doğru yolu göstermiştir” dedi.
İNSANA EN ÇOK ZEVK VEREN METOT GÖZLEMDİR
Mevlana’ya göre, insana en çok zevk veren metot gözlemdir. Kâinatın sahip olduğu estetik değeri ancak gözlemlerle görebileceğimizi belirten Mevlana, öğrencisine şu tavsiyede bulunur: “Güzelim sanatına bak, gönüllere gelen vahyini seyret. Tümden görüş ışığı kesil; ne gelirse bakış-görüş zevkinden gelir. ”Bir şeyin aslı nazari olarak anlatılamaz. Doğan, Nazari olarak anlatılırsa bilgiye dönüşmez, teori olarak kalır. Âmâ onun aslı gözlenirse, tüm şüpheler ortadan kalkar. Eğitimciler, öğrencilerine gözlem yaparak görebilmeyi öğrencilerine öğretmelidirler. Mevlana, öğretmeni Tebrizli Şems’inden bunu istemektedir. Mevlana, hakikate ulaşmak için gerçek olmayandan şüphe etmeyi doğru görmektedir. Descartes’in ifadesiyle “metodik şüphe” diyoruz. Mevlana bunu asırlarca önce fark etmiş, bazen şüphenin insanı gerçeğe ulaştıracak yollardan biri olacağını savunmuştur.
Mevlana’nın eğitim anlayışında değişim hayatın bizzat kendisidir. Fert ve toplum olarak hayatı sürdürmenin canını teşkil etmektedir. Ona göre, değişime uğramayan bir eğitim, fert ve toplumları yıkılmaya mahkûm eder, zehirler, kirletir ve karanlıklara gömer. Onun içindir ki Mevlana, baharın yeryüzüne getirdiklerinin bir benzerini eğitimin insan hayatında meydana getireceğini ısrarla savunmaktadır diyen Doğan, Mevlana’yı anlatmak zor iştir ifadelerini kullandı.
Konferans sonunda Süleyman Doğan, “Mevlana’dan Pedagojik Anlatım ”adlı kitabını öğrencilere imzaladı.
Editör
Son Güncelleme: 06.12.2014 15:04