Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı Nihat Altay konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Tüketim çılgınlığının en büyük enstrümanı olan kredi kartının kullanımı yaygınlaştığından beridir tüketim toplumunun en zayıf halkası haline getirilen tüketici, tasarrufu lügatinden silmiştir.
Reklamların da etkisiyle paramın yeteceği kadar harcayayım yerine, harcayayım da gelecek ay bir şekilde öderim felsefesine sahip olan tüketici, kendisini bekleyen “son”dan habersiz çılgınca harcamaya devam ediyor.
Ekonomik düzen ve düzenin aktörleri olan bankalar tüketicinin neyi harcayacağına, ne kadar harcayacağına karar vermekte. Sosyolojik açıdan tüketiciler özgür iradeleriyle harcama yaptıklarını düşünseler de ortada ki vahim tablo bunu doğrulamıyor.
Pazarlama yöntemleri, reklamlar ve iletişim araçlarıyla bilinçaltına ustaca yerleştirilen "aşırı tüketim isteği", kredi kartıyla birleştiğinde tüketiciyi felaketin eşiğine getiriyor.
Kredi kartı almak basit ve kolay olunca ve belki de ihtiyacınızın çok üstünde limite de sahipseniz, içindeki tüketim çılgınlığına dur diyemeyen tüketici bankaların esiri oluyor.
Kredi kartı olduğu sürece ihtiyacı olsun yada olmasın tüketici için alışveriş kaçınılmaz gözüküyor. Bu durumun ortaya çıkardığı içler acısı sonuç; Sadece asgarisini ödeyerek günü kurtarmaya çalışan 9 milyon ve icralık durumda ki 2 milyona yakın tüketici. Yarın ne olacağını düşünmeden harcanan limitler birçok aileyi ve hayatı yerle bir edeceğini unutmamak gerekir.
Zaten psikolojik bağımlılığa dönüşmüş olan alışveriş hastalığı, kredi kartı kullanımı ile her yanınızı sararak tüketiciye metastas yapıyor.
Toplumun gerek kredi, gerekse kredi kartı kullanımından kaynaklanan ve tüketiciye metastas yapan banka esaretine devlet eliyle çözümler üretilmesinin zamanı gelmiş ve hatta geçmiştir.
TBF ve Tüketici Hak Arama Derneği olarak metastas durumundaki tüketicinin kurtulmasının yolunun bankalara acilen dur diyecek düzenlemeler olduğunu, bunun sondan bir önceki durak olduğu konusunda kamuoyunu uyarıyoruz.”
Reklamların da etkisiyle paramın yeteceği kadar harcayayım yerine, harcayayım da gelecek ay bir şekilde öderim felsefesine sahip olan tüketici, kendisini bekleyen “son”dan habersiz çılgınca harcamaya devam ediyor.
Ekonomik düzen ve düzenin aktörleri olan bankalar tüketicinin neyi harcayacağına, ne kadar harcayacağına karar vermekte. Sosyolojik açıdan tüketiciler özgür iradeleriyle harcama yaptıklarını düşünseler de ortada ki vahim tablo bunu doğrulamıyor.
Pazarlama yöntemleri, reklamlar ve iletişim araçlarıyla bilinçaltına ustaca yerleştirilen "aşırı tüketim isteği", kredi kartıyla birleştiğinde tüketiciyi felaketin eşiğine getiriyor.
Kredi kartı almak basit ve kolay olunca ve belki de ihtiyacınızın çok üstünde limite de sahipseniz, içindeki tüketim çılgınlığına dur diyemeyen tüketici bankaların esiri oluyor.
Kredi kartı olduğu sürece ihtiyacı olsun yada olmasın tüketici için alışveriş kaçınılmaz gözüküyor. Bu durumun ortaya çıkardığı içler acısı sonuç; Sadece asgarisini ödeyerek günü kurtarmaya çalışan 9 milyon ve icralık durumda ki 2 milyona yakın tüketici. Yarın ne olacağını düşünmeden harcanan limitler birçok aileyi ve hayatı yerle bir edeceğini unutmamak gerekir.
Zaten psikolojik bağımlılığa dönüşmüş olan alışveriş hastalığı, kredi kartı kullanımı ile her yanınızı sararak tüketiciye metastas yapıyor.
Toplumun gerek kredi, gerekse kredi kartı kullanımından kaynaklanan ve tüketiciye metastas yapan banka esaretine devlet eliyle çözümler üretilmesinin zamanı gelmiş ve hatta geçmiştir.
TBF ve Tüketici Hak Arama Derneği olarak metastas durumundaki tüketicinin kurtulmasının yolunun bankalara acilen dur diyecek düzenlemeler olduğunu, bunun sondan bir önceki durak olduğu konusunda kamuoyunu uyarıyoruz.”
Editör
Son Güncelleme: 07.01.2013 11:23
dün bir güvenlik görevlisi kredi kartı yüzünden intihar etti. insanların daha çok bilinçlendirilmesi lazım. bu yüzden sizler gibi sivil toplumlara çok önem ve görev düşüyor. yazınız bu vesile ile hemde güvenlik görevlisinin ölümü nedeniyle çok yerinde olmuş