Diyetisyen Merve Demir, Kurban Bayramı’nda beslenme konusunda şu uyarı ve önerilerde bulundu: ‘’Kurban bayramında tatlı tüketiminin artmasının yanı sıra, yıl da bir defa olması sebebi ile et tüketiminin de miktarı ve sınırı artmaktadır. Bu dönem boyunca et tüketiminin artması diyabet, hipertansiyon, kolesterol, kalp-damar ve böbrek hastalıkları gibi kronik hastalıklara sahip ve yüksek risk taşıyan (çocuklar ve yaşlılar) bireylerin daha dikkatli davranmasını gerektirmektedir. Kurban bayramında da sağlıklı beslenmenin temel prensiplerine, porsiyon kontrollerin, yiyecek seçimlerine ve besin gruplarının dengeli olmasına özen gösterilmelidir.
Bayram günü etler bekletilmeden, bir kaç saat içinde pişirilip tüketilir. Ancak yeni kesilmiş etlerde oluşan sertlik hem pişirmede hem de sindirimde zorluk yaratır. Mide de şişkinlik ve hazımsızlığa yol açabilir. Bu yüzden etler kesilip, en az 8 saat bekletildikten sonra tüketilmelidir. Özellikle mide şikayetleri olan bireyler ise etleri 24 saat bekletmeden tüketmemelidir.
ETLERİN SAKLAMA KOŞULLARI
Veteriner kontrolü olmayan ve uygun koşullarda kesilmeyen kurbanlıklarda, şarbon, tüberküloz ve salmonella gibi hastalıkların bulaşma riski fazladır. Yine aynı hastalık risklerinden dolayı etler çiğ ve ya az pişmiş olarak tüketilmemelidir.
Etler proteinde zengin besinler oldukları için sıcağa karşı duyarlıdırlar. Bu yüzden büyük parçalar yerine, kuşbaşı ve kıyma gibi küçük parçalar halinde tek kullanımlık bölünüp, buzdolabı poşetlerine konularak buzdolabının buzluk ve ya derin dondurucu kısmında saklanmalıdır. Etler buzdolabında yağlı kağıt ve ya buzdolabı poşetlerine sarılmış bir şekilde 3 gün saklanırken, buzlukta -2 derecede 1-2 hafta, derin dondurucuda -18 derecede maksimum 3 ay saklanabilirler.
Pişirmek için buzluktan çıkarılan etler yine buzdolabının alt rafında, mikrodalga fırınlarda ve ya soğuk akan suyun altında çözdürülmelidir. Bu konuda yapılan en büyük yanlışlar kalorifer üzerinde, güneşte ve ya sıcak su altında etlerin çözdürülmeye çalışılmasıdır. Bu şekilde çözdürülen etlerde mikroorganizma üreme riski çok fazladır.
Ayrıca hazırlama işlemi sırasında etler ve sebzeler ayrı kesim tahtalarında ve ayrı bıçaklar kullanılarak kesilmelidir. Çiğ etlerin suları sebze ile temas etmemelidir.
ETLER KENDİ SULARINDA PİŞİRİLMELİDİR
Kırmızı et; hayvansal proteinin yanı sıra demir, çinko, forfor ve magnezyum gibi mineraller ile B1, B6, B12 ve folik asitte içermektedir. Tüm bu zengin vitamin ve mineral içeriğin yanında doymuş yağ ve kolesterol içeriği de yüksektir. Etler görünür yağlarından ayrılsa dahi yağ içeriği ortalama % 20'dir. Bu sebeple etler pişirilirken içerisine iç yağı, kuyruk yağı ve tereyağı gibi ekstra yağlar eklenmemeli, kendi sularında kısık ateşte pişirilmelidir. Kızartma ve kavurma yerine; ızgara, fırın, haşlama ve az yağlı sote olarak pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.
MANGAL YAKARKEN DİKKAT!
Türk milleti olarak mangal vazgeçilmezlerimizdendir. Ancak etleri yüksek ateşte pişirdiğimizde hem üzerindeki proteinler katılaşarak ısının etin içine girmesini engeller hem de fazla miktarda su kaybına neden olarak besin öğesi kayıplarına yol açar. Ayrıca etler kömürleşecek şekilde kızartılmamalıdır. Kömürleşen etler aynı zamanda yüksek miktarda kanserojen madde içermektedir. Etlerin ateşe yakın olması da içerdiği B1, B12 ve folik Asit kayıplarına yol açar.
SAKATATLAR MASUM DEĞİLLER!
Kurban bayramında et tüketimi ile birlikte sakatat tüketimi de artar. Başta karaciğerde olmak üzere diğer organlarda da bir çok toksik madde birikimi vardır. Özellikle kalp-damar hastaları içerdiği yüksek miktardaki kolesterolden dolayı sakatatlardan uzak durmalıdır.
BAYRAM İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ
- Öncelikle güne 2 bardak su içerek ve hafif bir kahvaltı yaparak başlanmalıdır. Bayram namazı ve kurban telaşına girenler genellikle kahvaltıyı atlarlar. Ancak kan şekerini dengelemek adına evden çıkmadan önce 1 su bardağı sütün yanında kuru ve ya taze meyve ve ya ceviz-fındık-badem gibi yağlı tohumlar tercih edebilirler.
- Proteinlerin sindirimi zor ve uzun sürede olduğu için et tüketimi öğlen tercih edilmeli, akşama sebze ve kurubaklagil gibi posadan zengin besinler tercih edilmelidir.
- Etlerin yanına rafine edilmiş pirinç / makarna yerine, glisemik indeksi düşük olan bulgur / esmer pirinç, asitli içecekler yerine ise yoğurt, cacık, ayran tercih edilmelidir
- Etler C ve E vitamini içermezler. Bu yüzden etlerin yanına sebze ve ya bol limonlu salatalar tercih ederek hem besin çeşitliliği sağlanır hem de sebzelerin içerdiği C vitamininden dolayı demir emilimi arttırılır.
- Et tüketimi öğünlerde 2-3 porsiyon (60-90 gr) ile sınırlandırılmalıdır. Kalp-damar rahatsızlığı olan bireyler ise günde 100 gr et tüketimini geçmemelidir.
- Misafirliklerde ipin ucunu fazla kaçırmamak için ziyaretlere gitmeden önce mutlaka ara öğünler yapılmalıdır.
- Hamurlu ve şerbetli tatlılar yerine sütlü ve meyveli tatlılar tercih edilmelidir. Eğer şerbetli tatlı tüketilecekse gün aşırı 1-2 dilim baklavanın yanında 1 çay bardağı süt ile birlikte tüketilmemelidir.
- Bayramlarda ev ziyaretlerinin fazla olmasından dolayı çay-kahve tüketimi de artmaktadır. Bu da uykusuzluk, kalp çarpıntıları ve mide şikayetlerini beraberinde getirir. Bu sebeple çay - kahve tüketimi sınırlandırılmalıdır.
- Günde mutlaka 2 -2.5 litre su tüketilmelidir.
- Mümkünse günde 30 dakika tempolu yürüyüşler yapılmalıdır.
- 1 öğünde 1 besin grubu fazla alındıysa, bir sonraki öğünde kaçırdığımız besin grubunun tüketimini azaltarak dengelemeliyiz.
- Bu dönemde bağırsak şikayetleri artış gösterir. Bununla baş edebilmek için ara öğünlerde meyve tercih edebiliriz özellikle kivi, ayva, elma, armut gibi meyveler iyi yıkanarak kabukları ile birlikte tüketilebilir.
- Akşamları, rezene, melisa ve papatya çayı sindirimimize yardımcı olacaktır.
- Hem metabolizmanızı arttırmak hem de bağırsak hareketlerinizi normale döndürmek için günde 2 fincan yeşil çay tüketebilirsiniz
- Bağırsak şikayetleri devam ederse probiyotik yoğurtları ve kefiri kullanabilir, salata ve yoğurtlarınıza 1 tatlı kaşığı keten tohumu ekleyebilirsiniz.”
Editör